Türkiye topraklarının yabancılara tapusu ile birlikte teslim edilmesi için bir kanun daha çıktı. Hazine’ye ait taşınmazların satışını kolaylaştıran 4916 sayılı “Çeşitli Kanunlarda ve Maliye Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”, Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanarak, yürürlüğe girdi. Yasaya göre, Hazine’ye ait taşınmazlar, teknoloji geliştirme bölgelerinde yönetici şirkete, üzerinde en az 25 milyon ABD Doları karşılığı Türk Lirası tutarında en az 100 kişi istihdam sağlayacak sanayi yatırımı yapacaklara, doğrudan satılabilecek!
Türkiye’de 25 milyon Dolarlık yatırım yapabilecek kaç kişi vardır?
Demek, taşınmazlar doğrudan yabancılara satılacak...
Yasa uyarınca, karşılıklı olmak ve kanuni sınırlamalara uyulmak kaydıyla yabancı uyruklu gerçek kişiler ile ticaret şirketleri, Türkiye sınırları içinde taşınmaz mal edinebilecek. Türkler’in dışarıda taşınmaz edinmeleri, ekonomik güçle orantılı olduğuna göre, kim kimin toprağına sahip olacak bellidir... Kanuna göre, yabancıların, 30 hektardan fazla taşınmaz mal edinilebilmesi, Bakanlar Kurulu’nun iznine tabi olacak. Yabancı uyruklu gerçek kişilerin kanuni miras dışında ölüme bağlı tasarruflar yoluyla 30 hektardan fazla mal edinebilmesi de Bakanlar Kurulu izniyle mümkün olabilecek. İzin verilmezse, fazla miktar tasfiye edilerek bedele çevrilecek. Yabancı uyruklu gerçek kişiler ile ticaret şirketleri lehine taşınmaz mal üzerinde sınırlı ayni hak tesis edilmesi halinde ise karşılıklılık şartı aranmayacak.
Geçmişte, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Çankaya’nın tapusunu bile vermeye hazır olduğunu
söylediğine göre, bugünkü hükümetin 30 hektardan daha fazla arazileri de satacağı kesindir...
Konu hakkında yıllardanberi birçok uyarıda bulunduk. Son uyarıyı İnternet’ten gelen bir yazıdan alıntı yaparak veriyorum: Bugün Türkiye’nin yüzölçümünün 100.000 kilometrekareden fazla bir toprak parçası, yaklaşık 20 adet Amerikan, Anglo-Amerikan ve Kanadalı şirketlere maden ruhsatı olarak verilmiştir. Çeşitli yasal düzenlemeler aracılığıyla bu şirketlerin ruhsata bağladıkları 100.000 kilometrekare üzerindeki vatan toprağının mülkiyeti, kendilerine bedelsiz verilebilecek, Bu şirketler tarafından geliştirilen politikalar sonucu kapattırılmış tesisler isterlerse bu şirketlere yine bedelsiz verilecek, Bu şirketler Türkiye’den çıkardıkları ve ülkelerine götürdükleri yer altı kaynakları karşılığında vergi ödemeyecek, çalışanlarından kestikleri vergileri karşılıksız iki yıl kullanılabilecek. Türkiye’nin yer altı kaynaklarından sağladıkları kazancı ülkelerine serbestçe çıkarabilecekler. Tabii servet ve kaynaklar üzerinde Anayasa ile teminat altına alınan “devletin hüküm ve tasarrufu” yok edilerek, tabii servet ve kaynaklar, uluslararası tahkim kurallarının insafına teslim edilecek.
Yabancı şirketlerin çalıştırdıkları işçilerden kaynaklanan işveren yükümlülükleri Türk Hazinesi tarafından karşılanacak. Türkiye’den çıkarılan madenleri limanlara taşırken kullandıkları Devlet Demir Yollarından yüzde 50 indirimli faydalanacaklar. Yetmeyecek, kalan yüzde 50’nin yüzde 5’ini de vergiden düşecekler. Bu şirketlere bankalarda toplanan mevduatın yüzde 4’ü, mevduat maliyeti üzerinden kredi olarak kullandırılacak.
5 Haziran 2003’te, TBMM’de, çokuluslu şirketlere hizmet veren Doğrudan Yabancı Sermaye Danışma Servisi adlı bir yabancı kuruluş tarafından hazırlanan “Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu” kabul edildi. Kanunla, Yabancı yatırımcıların yerli yatırımcılarla eşit muameleye tabi oldukları, Doğrudan yabancı yatırımların, yürürlükteki mevzuat gereğince; kamu yararı gerektirmedikçe ve karşılıkları ödenmedikçe
kamulaştırılamayacağı veya devletleştirilemeyeceği, Yabancı yatırımcıların Türkiye’deki faaliyet ve işlemlerinden doğan net kâr, temettü, satış, tasfiye ve tazminat bedelleri, lisans, yönetim ve
benzeri anlaşmalar karşılığında ödenecek meblağlar ile dış kredi ana para ve faiz ödemelerini, bankalar veya özel finans kurumları aracılığıyla yurt dışına serbestçe transfer edebilecekleri, Yabancı
yatırımcıların Türkiye’de kurdukları veya iştirak ettikleri tüzel kişiliğe sahip şirketlerin, Türk vatandaşlarının edinimine açık olan bölgelerde taşınmaz mülkiyeti veya sınırlı aynî hak edinmelerinin
serbest olduğu ve uyuşmazlık ve anlaşmazlıklarda uluslararası tahkim kurumlarının yetkili olduğu hüküm altına alındı. Özellikle AKP ve CHP’ye oy veren vatandaşlarımızın dikkatine ve vicdanına sunulur!