AMERİKANCILIK TARTIŞMASI

“Küreselleşme ve uluslararası güvenlik“ sempozyumunda, Emekli Büyükelçi Gündüz Aktan, Justin McCarthy’nin “En önemli alternatif Amerikan imparatorluğudur“ sözüne katıldığını söyleyince salonda buz gibi bir hava esti...

Küreselleşme ve Uluslararası Güvenlik Sempozyumu’nda herkes Amerikalı Alan Makovsky’den sivri sözler bekliyordu.

Dünkü birinci oturumda Hollandalı Prof. Dr. Peter Volten, ABD’yi gücün verdiği kibirle yukardan bakmak ve kendi düzenini güç kullanarak dayatmakla suçlamıştı. Ancak toplantıda bir başka Amerikalı daha vardı. Prof. Dr. Justin McCarthy, uluslararası hukuk kurallarının değiştirilene kadar hep ihlâl edildiğini, küreselleşmenin önünde direnmenin ise 100 kilometre hızla gelen bir kamyonun önüne çıkmak gibi olduğunu söyledi. McCarthy, “Kamyonun önünde durursanız ezilirsiniz. Sonra belki orada bir daha kaza olmasın diye yola bir ikaz tabelası koyarlar“ dedi ve dünyanın önünde üç seçenek bulunduğunu öne sürdü. McCarthy’ye göre, “Bütün dünyanın aynı politikalarda uzlaşması ideal seçenektir.
Ancak sermaye hareketlerinin düzenlenmesi bu şekilde mümkün olmaz, dolayısıyla en güçlü alternatif Amerikan imparatorluğudur. Bu düzen, bölünmüş güçlerden daha faydalı olacaktır. Bunun da alternatifi iki ya da üçlü güç bloğudur.“

ALAN MAKOVSKY KİBİRLİ...

Diğer Amerikalı Alan Makovsky ise, ABD’nin dünyanın en güçlü ülkesi olduğunu, dolayısıyla herkesin ABD ile çıkar çatışmasına girmekten korktuğunu, Bush yönetiminin kibirli yöntemler kullandığının da doğru olduğunu söyledikten sonra, “Büyükanıt, güçlü ülkelerin zayıf ülkelere yönelik baskısı ile sanırım Türk-Amerikan ilişkilerine atıfta bulundu“ diyerek başka bir kibirli tavrın içine girdi!
Türk tarafının da ABD tarafının da hata yaptığını, ama bunların sempozyumun konusu olmadığını söyleyen Makovsky, “ABD’nin nükleer şemsiyesi olmasaydı bugünkü AB de olmazdı“ diye Volten’e cevap verdi.

AKTAN ŞOK ETTİ!

Oturum Başkanı Emekli Büyükelçi Gündüz Aktan ise konuşmasına milliyetçi bir çizgide başladı, Amerikan imparatorluğu fikrini benimsediğini açıklayarak izleyenleri şok etti. Aktan, küreselleşmenin ulusal egemenlikleri ortadan kaldırdığını, millî kimlikleri çözdüğünü, devleti yıprattığını anlattıktan sonra, Justin
McCarthy’nin “Amerikan imparatorluğu en önemli alternatiftir“ şeklindeki görüşlerine katıldığını ve Pax Americana’yı Pax Civititas haline getirmek gerektiğini söyledi! Salonda buz gibi bir hava estiren bu sözlerden sonra tartışma bölümünde söz alan dinleyicilerden Prof. Dr. Tolga Yarman, Gündüz Aktan’ı
kastederek, siyasi tercihlerle bilimsel yaklaşımların karıştırılmaması gerektiğini bunun erdemli bir davranış olmadığın belirtti. Yarman, “ABD’de dostları olmak demek, Amerikancı olmak demek değildir.
Hiçbir ulusa bu kadar bağlı olmamak gerekiyor. Hakimiyet kayıtsız şartsız bütün dünya uluslarınındır“ diye konuştu. Prof. Dr. Anıl Çeçen de ABD’nin işgal politikasına devam ettiği sürece dünyanın bir 3. dünya savaşına sürüklenmesinden endişe duyduğunu ifade ederek, “Dünya güvenliği bütünüyle BM’ye verilsin ve BM Ordusu kurulsun. Bütün ülkeler bu orduya eşit oranda katılsın“ önerisinde bulundu.
Bu konuşmalar üzerine tekrar söz alan Makovsky, Washington’da “Amerikan imparatorluğu“ndan bahsedilmediğini, öncelikle istikrarın desteklenmesi ve değerlerin yaygınlaştırılmasının konuşulduğunu kaydetti.

KÜRESELLEŞME ÖRÜMCEK AĞI İLE KURULMUŞ BİR PROJEDİR!

Bu sırada ben de söz alarak, küreselleşmeden söz edilirken IMF ve Dünya Bankası kararlarına vurgu yapılmakla birlikte bu iki kuruluşun üzerindeki karar mekanizmalarından, sivil toplum gibi gösterilen kuruluşların istihbarat örgütlerinin gördümünde olmasından kimsenin söz etmediğini hatırlattım. Bütün dünyanın tartıştığı küreselleşmenin internet gibi teknolojik örnekler verilerek kendiliğinden gelişen bir süreç olduğunun propaganda edildiğini ve kimsenin bu kavramın sahipliğini üstlenmediğini, kimsenin bu projenin sahibinin kim olduğunu söylemediğini, sahibinin de kendi
adıyla ortaya çıkmaya cesaret edemediğini anlattım ve “Küreselleşme gayrımeşru bir çocuk gibi ortada kalmıştır“ dedim... Ve ekledim: “Küreselleşme bir süreç değil, öncelikle bir projedir. 100 kilometre hızla gelen bir kamyon değil, bir örümcek ağıdır. Dünyadaki an zayıf örgütlenme şeması örümcek ağıdır, bir ucundan
çekerseniz çözülür gider... Ulus devletler, millî kimlikler yaşayacak ve insanlık haysiyeti, köleleleştirme demek olan bu örümcek ağını çözecektir!“

TARTIŞMA DEVAM EDİYOR

Oturum Başkanı Gündüz Aktan, benim konuşmamdan sonra küreselleşmenin bir proje değil, bir süreç olduğunda ısrar etti! Prof. Dr. Justin McCarthy de bana cevaben kamyon örneğini yeniden
anlatarak küreselleşmekten kaçmanın mümkün olmadığını tekrarladı! McCarthy, Prof. Dr. Çeçen’in BM Ordusu kurulmasına ilişkin önerisiyle ilgili olarak da “BM’nin bir ordu yönetmesine güvenir miydiniz?
BM, aylarca müzakere edecek ve daha sonra bir karar çıkacak. Ya da Türklerin bir sıkıntısı olduğunda BM Ordusu’nun mu yoksa Büyükanıt’ın mı başınızda olmasını isterdiniz. Herkes bağımsızlığını
korumak istiyorsa ordusunu da tutmalıdır“ dedi. Son olarak söz verilen Haluk Bayülgen, Kore Savaşı’nda BM’nin ve Türk askerinin rolünü hatırlatarak BM ve Güvenlik Konseyi’nin Türkiye’nin katkısıyla güçlendirilebileceğini, BM’nin bütün milletler için faydalı bir hale getirilebileceğini, bu konuda bir proje hazırladığını söyledi.

Gündüz Aktan, küreselleşmenin bir proje olduğu yolundaki konuşmamdan o kadar içerlemiş görünüyordu ki, “Küreselleşme bir süreçtir. Her sürecin zararları ve yararları vardır. Süreçleri yönetmek gerekir. Bu süreci ulus devletler yönetmelidir“ diye son noktayı koymak istedi.

ATATÜRK İLKELERİNE SAHİP ÇİKACAK MISINIZ?

Bana göre, sempozyumun Türkiye açısından en önemli ifadelerinden birini de Doç. Dr. Güner Tuncer söyledi: “Küreselleşmenin, ulus devleti, dolayısıyla Atatürk ilkelerinî ortadan kaldırmaya çalıştığını biliyoruz.

Burada sorun şudur: Türkiye’yi yönetenler bu ilkelere sahip çıkacak mıdır, çıkmayacak mıdır?
Yönetim sahip çıkmayacaksa, iş Türk aydınlarına ve Türk halkına düşüyor...“

YORUM EKLE