Tayyip Erdoğan imzasıyla Fransız La Figaro gazetesinde yayınlanan yazıda, "Bölgemizde yeni Sykes-Picot paylaşımlarının yapılmasına itiraz etmek veya DEAŞ, PKK ve FETÖ gibi terör örgütleriyle mücadele etmek"ten bahsedildi.
Oysa, Tayyip Erdoğan'ın "eş başkanlığını yapıyoruz" dediği Büyük Orta Doğu Projesi, 22 İslâm ülkesinin haritasını değiştirmek için uygulanmaktadır!
Bahsedilen terör örgütleri de bu hedefin araçlarıdır. Kendi tabirleriyle "teröre angaje" ettikleri Türkiye'nin de desteğini alarak Irak'ın ve Suriye'nin kuzeyinde yeni devletler kurmuşlardır.
Şimdi AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, "Nasıl ASALA'nın miadı dolduysa, PKK'nın da miadı dolmuş. Onu da çöp tenekesine atacaklar da bu sefer başka bir vekil, başka bir taşeron, başka bir maşa oluşturmaya çalışıyorlar. Zaten oluşturdular. Biz bunu anlamayacak kadar saf değiliz. Orta Doğu'da bu düzeni yeniden oluşturmaya çalışanların esas hedefinin Türkiye olduğunun, PYD ve YPG üzerinden, Türkiye'ye karşı esas niyetin bir şekilde hissettirildiğinin farkındayız" diyor ama Türkiye'nin nüfus yapısının değiştirilmesi de bu oyunun bir parçası... Üstelik, bunu sağlayan da AKP iktidarı...
***
Muharrem Demiröz'den tam da bu konuyla ilgili bir mektup var:
"Son günlerde ülkeyi Araplaştırma tartışması yaşanıyor, bir de 3-4 milyon Suriyeli ilavesi var.
Anadolu, Türkler tarafından 11-13'üncü yüzyıllarda Türkleştirilmiş ve öyle de kalmıştır. 20'nci yüzyıl başında Batı, bu coğrafyayı ele geçirmeyi denemiş ancak netice alamamıştır.
Batı, anlamıştır ki Türkler ve Türklük bilinci bu coğrafyada var olursa bu coğrafyayı almak mümkün değildir. Onun için önce bir başka yapıya evrilmesi ve sonra da ele geçirilmesi gerekiyor.
İşte Araplaştırma olayının aslı budur. Böyle giderse 30-40 yıl sonra isteklerine ulaşırlar.
Yedek plan olarak da Suriyeliler yoluyla Güneydoğu Anadolu'yu devşirmeye çalışıyorlar. Ege'de Türk egemenliğindeki adaların işgali seyredilirse İzmir ve özellikle Muğla'nın işgali de söz konusu olabilir!"
***
"Andımız"ın ortadan kaldırılması, Türklük bilincine darbe demektir. Türklük bilincine darbe ise Batı'nın Anadolu'yu ele geçirme planlarına hizmet anlamına gelir.
***
Eski bir askerî istihbaratçının suç duyurusu
MİT'e devredilen Genelkurmay Elektronik Sistemler Komutanlığı askerî istihbarat biriminde 14 sene görev yapan ve FETÖ'nün askerî casusluk kumpasında 140 yıl hapis istemiyle yargılanan Tamer Karslıoğlu, iki gün gözaltı sonrasında görevine geri döndü.
Geri döndükten sonra, yaptığı görevlerinden dolayı takdir belgeleri aldı. Ancak üst kademelerdeki görev değişikliklerinden sonra hakkında düzenlenen sicilden dolayı TSK'dan ilişkisi kesildi. 2014 yılında yargının ve Genelkurmay'ın en üst kademelerinde hakkını aradı, kendisine ceza verenlerin hapiste olduğunu, sicilini bozan yapılanmanın da FETÖ'nün ta kendisi olduğunu anlatmaya çalıştı, "TSK içinde FETÖ unsurları uykuda, talimat bekliyor" diye suç duyurularında bulundu, kitap yazdı ama kimse dinlemedi, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi bu uyarılardan sonra gerçekleşti ama Tamer Karslıoğlu'nun göreve dönme başvurusu, Anayasa Mahkemesi'nin lehte kararına rağmen Bölge İdare Mahkemesi'nde bir yıldır bekletiliyor!
Karslıoğlu, "Dünya üzerindeki güçlü ülkeler istihbaratçı personeli için savaşı bile göze alır, diğer ülkelere tehditler savurabilir ama ben hiçbir ayrıcalık beklemiyorum. O dosyaya sıra numarası dahi verilmemesi nasıl açıklanabilir? FETÖ ile mücadelede başarı sağlanamadığı takdirde tüm ülke yok olacak. Adalet, dünyadaki en büyük güç ancak zaman da en acımasız öğretmendir" diyor.