Faydasız pişmanlıklar!
Geç kalmış hayıflanmalar!
Ve işe yaramayan kahırlar!
Geç kalma, tek sahibi sensin vatanın, davran ülkücü gardaş!
Son yıllarda sıkça düşünür oldum;
Göç vaktim gelip, içinden TURAN İDEÂLİ VE TÜRKLÜK SEVGİSİ bir an bile eksik olmayan yorgun başımı ecel yastığına koyup Azrâil göründüğünde, şayet şuurum açık, aklım gitmemiş ise; acaba neleri düşüneceğim, nasıl bir duygu hâli yaşayıp, ne gibi konularda hayıflanarak kahrolacağım diye…
Başım ecel yastığında, can boğazda, Azrâil karşımda!
Önce, ihlâs ve teslimiyet içinde bir KELİME-İ ŞEHADETTEN sonra, yanı başımda duran biricik oğlumun pamukla ıslattığı dudaklarımla mırıldanacağım ve aşağıda okuyacağınız sözlerim belki de son sözlerim olacaktır;
- İşte Azrail gözüktü...
- Gidiyoruz gitmesine de...
- Niçin korktum...
- Bak, vakit tamam...
-Sonu ölüm, öteye köy yok ki…
- Böyle olacağını bile, bile...
- Niçin daha sert yazmadım...
- Niçin Kerkük, Musul, Doğu Türkistan diye haykırıp, dünyaperest gafilleri uyandıramadım…
- Niçin devletin tepesinde de olsa, yanlış yapanın yakasına yapışamadım...
- Neden haini, şerefsizi, vatan- Devlet- Irz-Namus- Mukaddesat düşmanı kişileri ilk gördüğüm de yaka paça yere indiremedim...
- Neden, Hakk’ı her zemin, her zaman ve her şartta daha gür bir sesle haykıramadım... -
-Neden ve niçin Korktum ki…
- Bak işte korkulan ölüm şimdi beni yatakta yakaladı...
- Ne kadar da nasipsiz bir insanmışım ki ölümle gaza meydanlarında, vatan, bayrak ve Türklük adına selâmlaşarak şahadet şerbetini içemedim!
Bu hayıflanma ve yakınmalarımın ardından git gide düşen bir nabız atışı, son kez atan bir kalp, son kere alınan ve bir daha geri verilemeyen çeyrek bir nefes!
SON NEFES!
ALLAHU EKBER... ALLAHU EKBER.
Ve vatana sahip çıkamamanın, hainlerin yüzlerine tükürememenin, Okyanus ötesince KLOZETİN SİFONUNUN ÇEKİLİP DELİKTEN SÜPÜRÜLME korkusuyla taviz üstüne taviz verenlerin karşılarına dikilerek Türk milleti adına hesap sorup hadlerini bildirememenin verdiği üzüntüyle kahırlar içinde biten bir ömür!
Büyük Türkçü HÜSEYİN NİHÂL ATSIZ`IN ‘’Yakarış şiiri`nin ilk dörtlüğün de söylediği gibi;
Anlamayız hayatı felsefeyle, ilimle;
Hayat çelik ellerle atılan zar olmalı.
Rahat yatakta ölmek acep olmaz mı çile?
Kanlı sınır boyları bize mezar olmalı.
Büyük davaların büyük sevdalarına vurgunlar için en acı olan akıbet, rahat yatakta can vermektir. Büyük davaların büyük davacıları, ölümle gaza meydanlarında tokalaşıp, onun sunacağı ilâh-i tastan şahadet şerbetini kana kana içmeyi hayatlarının yegâne hedefi bilirler ve en çok korktukları ise canı yatakta vermektir…
HALİD BİN VELİD
Mübarek insan, büyük İslâm komutanı ve "Kuzey Afrika Fatihi", şehit olmayı çok arzuladığı halde, bu mertebeye ulaşamayarak yatakta can verir. Canını teslim ederken çok üzgün ve mahcup bir şekilde yanında bulunanların ifâdesiyle şöyle söyler ve bu sözleri onun son sözleri olur;
"Ey benim büyük Allah`ım, ömrüm senin adına gaza ve cenk meydanlarında kılıç sallayarak geçti. Şehit olmayı çok arzu ediyordum. Sen her şeyi lâyıkıyla bilip verensin. Orduma Katılan nice genç yaştaki askerler bir iki gün sonra şehitlik mertebesine ulaştılar, çok istediğim halde ben ulaşamadım…’’
Bu mübarek komutan, böylesi üzgün ve mahzun bir şekilde gözyaşlarıyla göçmüştür. Takdir Allah`ındır, biz kullarına ise sadece rıza düşer…
Mübarek İslâm komutanı HALİD BİN VELİD`in bir ömür arzuladığı ve ulaşamadığı o yüce şehadet makamına, henüz daha birçoğunun bıyıkları terlemeden ulaşabilmiş BEŞ BİN ÜLKÜ ŞEHİDİNE sahip Ülkücü davanın genç Bozkurtları! Bir ağabeyiniz olarak sizlere yine ATSIZ HOCAMIZ IN bir dörtlüğüyle seslenmek istiyorum;
Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,
Ne de güneşler gibi parlayıp sönmemektir.
Bunun için ölüme bir atılış gerektir,
Atıldıktan sonra bir daha dönmemektir.
Henüz on altısında bıyıkları terlemediği için tarak dişlerini dudağına saplayıp asker edildikten sonra, Bağdat`ın Kapısını açan GENÇ OSMAN`LARI- PİLEVNE GâZİSİ OSMAN PAŞALARI- ERTUĞRUL GÂZİLERİ- SARI SALTUK`LARI- Kırk çerisiyle Çin sarayını basan KÜRŞAT`LARI- ALPARSLAN, KILIÇARLAN, FATİH, KANUNİ ve YAVUZ´LARI ve dahası M.KEMAL ATATÜRK- ALPARSLAN TÜRKEŞ, son olarak da ÜLKÜCÜ BOZKURTLARI içinden çıkartmış olan Türk milletinin asil ve soylu evlatları, duyun ve işitin;
Türk milleti tarihinin en karanlık dönemini yaşamakta, en verimli tarım arâzileri, sahilleri, can damarı iktisadi kurum ve kuruluşları, kıymetli maden yatakları, limanları, akarsuları, bankaları, borsası, sigorta şirketleri, sanayinin can damarı olan elektrik santralleri, barajları kâfirlere devredilmiş ve sen ÖZ VATANINDA GARİP, ÖZ YURDUNDA PARYASIN.
* En tepe noktada kişi ‘’Türk’ü ayaklarımın altına aldım’’ diyebiliyor..
* Tüm siyâsi partiler ciddiyetsiz, sorumsuz, kimi bölücü, kimi blöfçü..
* Andımız yasaklanmış, tabelâlardan devletin ismi ‘’TC’’ kaldırılmış..
* Muhacir- Ensar aldatmacasıyla 10 Milyon yabancıya ülkemiz istilâ ettirilmiş..
* Muhacir dedikleri alçaklar, her gün ensar’ın çocuklarına tecâvüz edip yanına kâr kalmakta...
* Ege’de adalarımız Yunan tarafından birer ikişer işgâl edilirken hariciyemizden suskun..
* Mili varlıklarımız üç beş zibidi gayrı milli çetelere peşkeş çekilip, ülkemiz yağmalanmakta…
* Devletin Eğitimden tarıma varıncaya dek bütün müesseseleri bilerek ve kasten çökertilmiş…
* Türk’ü Anadolu’dan atmak için tüm hazırlıklar yapılmış!
* 1071 Malâgirt’in, dahası 9 Eylül 1922 nin rövanşını almak için pusuda bekliyor bütün sırtlanlar!
* İçeriden 10 Milyon sözde mülteci haydutlarca, dışarıdan ise ABD’ tarafından Ege ve Batı Trakya’dan, yine ABD’nin kontrolünde Güney ve Doğudan PKK- PYD ile kuşatılmışız…
Bu zilletten kurtulmak için, içinde bulunduğumuz bu vahim durumu dikkatli bir şekilde teşhis ve tahlil ederek, gereken tedbirleri alıp bir seferberlik ilân etmeliyiz.
Önce kendi siyasi temsilcilerimizin (MHP’NİN) yakalarına yapışarak hesap sormalı ve Ülkü Ocaklarımız vasıtasıyla aşsız, işsiz bırakılıp, ahlâken çökertilerek heba edilen gençlik kitlesini saflarımıza çekmeliyiz.
Yarın çok geç olabilir!
Hainlerin tepelerine inmeli, dünyayı başlarına geçirip Anadolu'yu kendilerine cehennem etmeliyiz!
BÖYLESİ GÜNLERDE KORKARAK MÜCÂDELEDEN GERİ DURANLAR, ECEL YASTIĞINDA KARILAR GİBİ GÖZYAŞI DÖKERLER. YİĞİTLER BİR DEFA, KORKAKLAR İSE HER GÜN ÖLÜRLER!
20 Haziran 2022
ORHAN KILIÇOĞLU