YAZIKLAR OLSUN BİZLERE.
Bizler toplum olarak yarın torunları tarafından lânetle anılacak, milli ruhtan nasipsiz, iddia ve heyecanını kaybetmiş, hayata mideden bağlı kuru kalabalıklardan başka bir şey değiliz.
Türk milleti olarak dört bir taraftan ateş çemberi içine alınmışız.
Çaresiziz.
Çare diye sarıldıklarımız ise ateş çemberini söndürmek yerine, ellerindeki benzin bidonlarıyla ha bire ateşe benzin dökmekteler.
İçinde bulunduğumuz felâketi daha başka nasıl anlatsam ki?
Hepimiz şunu iyi bilelim ki;
Felâketler karşısında ki suskunluğumuz, vurdumduymaz tavrımız, parti taassubu ve lider dalkavukluğumuzla bir sonraki kuşağa ihanet etmekteyiz. Yarın mezarlarımız başında bizlere Fâtiha yerine lânet okuyacaklardır.
ÇÜRÜK DOMATES!
Bir manav düşünün ki tezgâhında sıra sıra dizili domates kasaları lâkin kasaların içinde bir tek domates bile sağlam yok, domateslerin tamamı çürük ve manav bağırıyor ''Gel Abla, gel Abi, seçmece bunlar''
Manava yaklaşıyorsun, eline bir poşet tutuşturup, sonra da ‘’seç, seç al’’ diyor ve sen de domateslerin tamamının çürük olduğunu gördüğün halde domates seçiyorsun.
Seçim zamanı geldiğinde manav dükkanına girdiğimiz gibi oy verme kabinine giriyoruz. Birleşik oy pusulasındaki partiler birer domates kasası, oy pusulasında adı yazılı Adayların tamamı ise çürük domatesten farksız. Bizler de bile bile bu çürük domateslerden, pardon adaylardan birini seçip sandığa atıyor, sonra da bunlardan hizmet, sadakat, adâlet ve vefa bekliyoruz, sonra da ağlıyoruz!