TC'miz çalındı
Andımız çalındı
Ülkümüz çalındı
Turanımız çalındı
Kelime-i tevhit'ten Peygamberimizin ismi çalındı
Fâtihâ'nın sonundan ''Dâlin'', Amenerrasulü'nün sonundan ''Kâfirin'' kelimeleri çalındı...
Yoğurdumuz çalındı
Ayranımız çalındı
Baklavamız çalındı
Lokumumuz çalındı
Etli ekmeğimiz çalındı
Karnıyarığımız çalındı...
Tarihimiz çalındı
Müzelerimiz çalındı
Arşivlerimiz çalındı
Kozmik Odamız çalındı
Ege’de adalarımız çalındı
Devletimiz çalınmak üzere...
Tarımımız çalındı
Sularımız çalındı
Arâzilerimiz çalındı
Madenlerimiz çalındı
Bankalarımız çalındı
Cumhuriyetin ekonomik birikimleri çalındı...
Dahası;
İlmimiz
Beynimiz,
İmanımız,
Edebimiz,
İrfanımız,
Lisanımız,
Kimliğimiz,
Kişiliğimiz,
Gönlümüz,
Sadakatimiz,
Ahde vefamız
Tüm bizi biz yapan değerlerimiz çalındı...
Bütün bu değerlerimiz çalınırken hiç kimse oralı bile olmadı.
Çünkü oralı olması gerekenler de çalmanın peşindeydiler.
EN ACISI DA;
Din edebiyatıyla iktidara gelenlerin sayelerinde, gayri meşru yerlerde çalışabilmek için Emniyet binalarının önlerinde belge kuyruğuna giren 80 bin çaresiz kadınımızın iffet ve safiyetleri çalındı.
Not;
2004 yılında okutulan İlkokul Din Dersi kitaplarında Fâtiha ve Amenerrasulü'nün bitiminde ki DÂLİN ve KÂFİRİN kelimeleri çıkartılmıştı.
Dahası ise;
Aynı Din Dersi kitabının dini bayramlarımızla ilgili sayfasında Ramazan ve Kurban Bayramlarımızın yanına Paskalya ve Yortu yazılmış.
Ankara'da, siyâsi partilerin ve liderlerinin içinde, diyanette, matbuat ve neşriyatta, üniversite ve Sivil Toplum Kuruluşlarının içinde sadece ve sadece BİR İMANLI TÜRK olmuş olsaydı hiç kimse bizi çalmaya cesaret edemezdi.
11 Mart 2024
ORHAN KILIÇOĞLU