Öncelikle belirtmek isterim ki, derisi yüzülmüş yürek gezdirene ne Aksaray, ne de Ankara'da tesadüf edemezsiniz!
Her ne kadar beş duyu sisteminin merkezi olup acılar, elemler, hüzünler beyinle hissedilse de, târifi imkânsız öylesi acılar vardır ki, bu acıları beyin değil ancak ve ancak yürek duyar. Bu duyuşa ‘’Yürek sızlaması- Yürek dağlanması- Yürek parçalanması’’ derler.
Hani bir Azerbaycan deyişi var ya ‘’Derisi yüzülmüş yürek gezdirmek’’ diye. İşte bu sözün üzerinde durarak sizlere mübarek ÜLKÜ ERLERİNİN yürek sızılarından bahsetmeyi arzuladım.
Dava, gönül ve hal ehli olan üstün vasıflı çilekeş ÜLKÜ ERLERİNİN çekmiş oldukları acıları târifi imkânsız olduğundan, bu yüksek karakter sahibi dava adamları, vatan- Millet- Din ve devlet uğruna çektikleri acılarını beyinleriyle değil de yürekleriyle duyarlar ve yürekleri devamlı sızlar.
Onların bu sızılarını ancak ‘’Derisi yüzülmüş yürek gezdirmek’’ şeklinde ifade edilebiliriz.
Derisi yüzülmüş yürek gezdirmek;
Leylâ, Leylâ diye inleyerek tepeden tırnağına kadar Leylâlaşan Mecnun’a has bir durumdur.
''Derisi yüzülmüş yürek gezdiren'' tâbiri;
Vatan vatan diyerek vatanlaşan,
Bayrak bayrak diyerek bayraklaşan,
Milletim milletim diye sayıklayarak milletiyle yekvücut olan,
Allah Allah zikriyle Allah’ta yok olan üstün vasıflı, gönül ve Hakk eri Ülkücülere has bir durumdur.
Bugün ortalıkta caka satan, endam kıvıran tarikat ve cemaatlerin, şeyhlerin, mürit ve sahte ulemanın, hilâfet pankartı açanların içinden bir tekinin derisi yüzülmüş yürek gezdirdiğine inanmıyorum!
''Eğer bir mum yanmirse yaşamir demek. Mumun yaşaması yanmağındadır''
Yukarıdaki güzel Azerbaycan sözü mucibince, şayet bir insan,
Milletinin ırzı, namusu ve dininin ağrısını, vatan toprağının sızısını yüreğinde duyup mum gibi yanıp tükenmiyorsa, o insan yaşamıyor demektir:
O insan bir ceset,
O insan bir necaset,
O insan bir şerefsiz,
O insan bir haramzadedir.
Başımıza baş yaptıklarımızın, oylarımızla seçip idâremizi teslim ettiklerimizin arasından acaba, ‘’Derisi yüzülmüş yürek gezdiren’’ bir tek kişi olsun çıkar mı? Sadece soruyorum!
Aksaray’dan başlamak üzere Ankara'da sefa süren siyâsi lider ve Milletvekillerinin topuna birden sorsak ki ‘’Aranızda derisi yüzülmüş yürek gezdireniniz var mı?’’ diye!
Saraylı da dâhil olmak üzere;
Bir teki çıkar da ‘’Ben yıllardır derisi yüzülmüş bir yürek gezdiriyorum. Benim yüreğimin hem derisi yüzülmüş, hem de içinde milletime, devletime, bayrağıma olan muhabbetim öylesine bir korlanmış ki her hücrem bir fırın olmuş dayanılmaz acılar içinde yanıyorum’’ der mi?
BURADAN DİYÂNETE SESLENİYORUM;
Ey Diyanet İşleri Başkanı!
15 Temmuz gecesi 5 dakika içinde yurdumuzun bütün câmilerinde SELÂLAR okutabiliyorsun da, yıllardır câmiye uğramayan, gelip vakit ezanlarını dahi okumayan binlerce İmam ve Müezzinlerin varlığından niçin habersizsin, söyler misin?