“Dilsiz şeytan” olmamak için...

ABD Başkan aday adayı Lyndon LaRouche, Cevizkabuğu’nda önemli
açıklamalar yaptı. Hulki Cevizoğlu, LaRouche’u konuşturarak çok önemli
bir iş yaptı.
ATV’nin, programı tam bir saat geciktirmesi can sıkıcıydı. Erken saate
konulsa izlenme rekoru kıracak bir programın bu kadar geç saate
alınması, ATV açısından bindiği dalı kesmek gibi bir şey...
Larouche, 11 Eylül olayından beri İnternet’teki sitesinden takip
ettiğimiz bir kişi...
Eski okuyucularımız, LaRouche’tan yaptığımız alıntıları hatırlayacaktır.

LaRouche, başlangıçta, Türkiye’de marijinal bir adam diye tanıtılmak
istendi. Türkiye medyası da Amerikan medyasını takip ederek, LaRouche’e
yar vermedi...
ABD’de televizyonlarda konuşturulmuyordu ama LaRouche, Hulki
Cevizoğlu’na söylediği gibi, “kitle medyası”nı değil, “kitle
organizasyonu” yöntemini kullandı ve şeytanın bacağını kırarak
mesajlarını sadece Amerikan halkına değil, bütün dünyaya ulaştırdı.
Sonuçta, kendi ülkesindeki konumu güçlendi ve Türkiye’de verdiği mesajın
değeri de arttı.

LaRouche, Hulki Cevizoğlu’na Usame bin Ladin ve Saddam’ın Anglo-Amerikan
ajanları olduğunu söyledi; Saddam, Baba Bush’un adamıydı...
Biz Saddam’ın ABD’nin adamı olduğunu 1992 yılında yazdığımız zaman
komplo teorisi diyenler utansın...
Gerçi Cevizkabuğu’nda ayrıntıya girmedi ama, El Kaide’nin nasıl
kurulduğu yolunda LaRouche’un önemli tespitleri var.
LaRouche, 21 Haziran 2001 tarihinde, ABD’nin devlet sekreteri Madeleine
Albright’a sunduğu ve dönemin Savunma Bakanı William Cohen, CIA Başkanı
George Tennet, Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Joseph Biden’e ve
daha birkaç önemli devlet yetkilisine verdiği memorandumda, “Terörizmin
sponsorluğunu yapan ülkeler listesine İngiltere’nin de konulması
gerekir” başlığını kullanmış ve Usame Bin Ladin’in 1996 yılının Temmuz
ayında Londra’da bulunduğunu, tedavi gördüğünü, BBC ve The Independent
gazetesine sık sık demeç verdiğini söylemişti...
LaRouche, İslami Kardeşler, El Cihad, Hamas, İslam Ordusu, PKK ve
Tamiller gibi örgütlerin Londra’da merkezleri bulunduğunu belirtmiş ve
ABD tarafından listesi çıkarılan 30 örgütten 16’sına İngiltere’nin
askeri eğitim veya lojistik destek verdiğini bildirmişti. LaRouche,
İngiltere’nin MED TV’ye yayın imkanı sağlamasını da hatırlatmıştı.
LaRouche, Cevizoğlu’na, ABD’nin şu anda “beceriksiz, aptal ve şeytansı
bir ekip” tarafından yönetildiğini, Anglo Amerikanizmin terörü
kullandığını, ABD yönetimini oluşturan ekibin suç işlediğini ve
mahkemeye çıkarılması gerektiğini söyledi...

LaRouche, Bush ve idare eden Dick Chenney ekibinin insanlığa karşı suç
işlemekten yargılanmaları gerektiğini söyledi. Avrasya’ya dönük Anglo
Amerikan operasyonlarında Türkiye’nin uşak olarak kullanılmasının bu
milletin son nefesini vermesi demek olduğunu söyleyen LaRouche buna
karşı durulması halinde 3’üncü Dünya Savaşı’nın engellenebileceğini
belirtti..
ABD’deki uyuşturucu kaçakçılarının, Dick Chenney ekibinin Avrasya
operasyonlarını desteklediğini söyleyen LaRouche, “Bir şeyler yapmazsak
küresel karanlık çağa doğru gidiyoruz” dedi. LaRouche, 11 Eylül modelini
1933’te Londra ve New York’lu borsacılar ve bankaların Hitler’i
Almanya’nın başına getirmekle daha önce de uyguladığını hatırlattı:
”ABD Başkan Yardımcısı Dick Chenney, bu politikaları 1991’den beri
zorlamaktadır.
Wolfowitz, Rumsfeld ve Chenney gibi muhafazakârlar ‘Diktatör taktiği’
uygulayarak suç işlediler. Bu nedenle yargılanıp hapse gitmeleri
gerekir. 11 Eylül saldırılarını içeriden birileri yaptı. Bu ekip, barış
için çok büyük bir tehdittir. Bunlar derhal yönetimden ayrılmalıdır.
Bakın Avrupa’da pek çok kimse de benimle aynı şeyleri düşünüyor. Bush ve
Al Goore gibi iki aptala ABD’nin seçeneklerini indirgerseniz olacağı
budur. Birileri de savaşın düğmesine basar... Aptallar ülkelerin başına
gelmemeli.”

Peki biz ne yapmalıyız? LaRouche yolu gösteriyor: “Bizim Atatürk gibi
liderlerimiz yok.
Bu itibarla, toplumlar, cesaret kaynağı olan kişileri öne çıkarmalı,
çünkü onların liderliğine ihtiyaçları var. Dünyayı bir bütün olarak
düşünün. Dünya bizim yanımızda, ABD halkı bizim yanımızda. Bizim
korkaklarımız, bu şeytanların göreve gelmesini sağladı. Suçlulara karşı
çıkmayan, doğru şeyleri yapma cesareti olmayanlar da suçludur zaten...
Yapıcı olalım. İlerleme kaydetmek için çok büyük cesaretimiz ve gücümüz
vardır...”
Peki ABD ve Avrupa’daki şeytanlar ile işbirliği yapanları Türkiye’de
iktidara kimler getirdi?
Korkaklar değil mi?
Türkiye’nin tapusu teslim edilirken susanlar değil mi? Tapuyu teslim
edenler suçlu da, susanlar masum mudur?
Hz. Muhammed diyor ki, “Haksızlık karşısında susanlar dilsiz şeytandır.”

Dilsiz şeytan konumuna düşmek istemeyenler, partilerinde, ülkelerinde ve
dünyada olup biten şeytanlıklar karşısında seslerini yükseltmelidir...

YORUM EKLE