DÜN NALBANTLARIMIZ DAHİ TÜRK’TÜ
Dün nalbantlarımız dahi Türk'ken;
Bugün devletin başındakiler zerre kadar utanıp sıkılmadan, Türk'ün kendilerine bahşettiği makam koltuklarından ‘’TÜRK DEĞİLİM’’ diyebiliyorlar!
Türk olmanın şeref,
Türk doğmanın ise ilâhi bir nasip meselesi olduğunu nereden bilecekler ki?
Osmanlı Ordusunda atlara büyük görevler düşüyordu.
O devirde atlar, günümüzün motorize birlikleri gibiydiler.
Osmanlı Ordusunda atları nallayan Nalbantların tamamına yakını Gayr-i Müslim idiler.
İstiklâl Savaşının başlamasından bir yıl önce Atatürk Konya'da NALBANT OKULU açarak bu okulda sadece Türk olan nalbantlar yetiştirildi.
Dün Atatürk'ün nalbant seçerken ki göstermiş olduğu hassasiyeti acaba bugün bizler ellerine kaderlerimizi teslim edeceğimiz insanları seçerken gösterebiliyor muyuz?
Asla göstermiyoruz!
Manavdan KARPUZ, KAVUN seçerken ki gösterdiğimiz hassasiyetin on da birini şayet seçim sandıkları başında Milletvekili seçerken göstermiş olsaydık, bugünkü kaosun, sefâlet ve rezâletin, laubâliliğin, vurgun, yağma ve talanın, itilip kakılmanın, horlanıp milletçe aşağılanmanın hiçbirini yaşamamış olacaktık.
NETİCE OLARAK;
Daha dün ordumuzun atlarını nallayan nalbantlar dahi mutlaka Türklerden seçilirken, gelinen noktada bugün, bırakın nalbantların Türk olmalarını, ‘’Ben Türk değilim, Türklük benim için 36 ayrı etnik parçadan sadece biridir, dedeme sordum ''Boş ver, ne Türk'ü'' dedi, Türk kimliği Anayasadan silinmelidir’’ diyenlerin peşlerinden gider olduk!
Bu halimize ayıp mı desem, aptallık mı desem?