Bir tarafta, iktidarın pabucunu yalayan iğrenç kalemler,
Diğer tarafta, menfaatin önünde eğilmeyen yiğit kalemler.
Bir tarafta, şerefini! yaladığı kemiğe değişen kalemler,
Diğer tarafta, dünya ile tartıya çıksa ağır gelen kalemler.
Bir tarafta, bir kırıntı menfaate kişiliğini satan kalemler,
Diğer tarafta ise Türklüğe adanmış şahsiyet âbidesi kalemler.
Türk milletinin istiklâli ve istikbâli uğruna yazan güçlü kalemlerin en önde gelenlerinden biri olan Sn. Arslan Bulut’u kendisine âit olan FESBUK SAYFASINDAN her gün mutlak okumalı ve de okutmalıyız. SÖZ MÜ?
Kalemine mürekkep yerine necaset çekerek işporta malı ısmarlama yazılar yazan yazar müsveddelerinin itibarlı olduğu devrimizde, Türk milliyetçileri olarak Arslan Bulut'un değerini bilelim.
Arslan Bulut’u muntazaman her gün okumamak, vatansever bir Türk milliyetçisi için hem büyük bir noksanlık, hem de bilgiden mahrumiyettir.
Dünyada henüz daha üstünü ve fevkalâdesi icâd edilmeyen tek silâh BİLGİDİR!
O bilgiyi alacağınız kaynakların başında Arslan Bulut’un günlük yazıları gelmektedir.
Türk’ün Anadolu’da ki varlığına kastedildiği böylesi karanlık bir zamanda, eğip bükmeden, hâkim güçlere boyun eğmeden, dünyaya meyledip menfaate tapınmadan, iğrenç siyâsetin necasetini üzerine sıçratmadan yazı yazmak ancak ER KİŞİLERE mahsus bir erdemdir ki işte Arslan Bulut bunlardan biridir.
BÖYLE BİR ÜLKEDE YAZMAK
VE YAZDIĞININ ARKASINDA DURMAK!
Yazmak; bazen derdi ve elemi kalemle deşerek beyinden dışarı atıp rahatlamaktır!
Yazmak; vatan hainlerine karşı kükremek ve pimi çekili bir bomba olup beyinlerinde patlamaktır!
Yazmak; dünya rahatını bırakıp, derde, sıkıntıya, eleme ve ölüme tâlip olmaktır!
Yazmak; namusun, iffetin ve hürriyetin sadakasıdır!
Yazmak; henüz anne rahmindeki doğmamış bir kız çocuğunun bekâretinin ve iffetinin kavgasıdır!
Yazmak; devlet, millet, vatan ve namus adına olursa ibâdettir!
Yazmak; Allah içinse tebliğ ve cihattır, elinden gelip de yazmamak vatana ihanettir!
Yazmak; kaderinde varsa şehadettir ki herkese nasip olmaz!
Yazmak; zebani kılıklı görevlilerce koluna girilip bir meçhule götürürlerken, son kez göz göze gelmektir eşinle, çocuğunla ve o an yine de pişmanlık duymamak, metin olabilmektir!
Yazmak; sevdiğin torununun başını son okşaman olduğunu acı acı hissetmendir!
Yazmak; bir daha dönmemek üzere son kez çıkmaktır evinden!
Yazmak; seni alıp götürürlerken bileklerin kelepçeli, evinin eksiğini soramamaktır!
Yazmak; hanımının alışveriş için pazara gidememesi, çocuğunun ise kışı botsuz, kazaksız geçirip, okula harçlıksız gitmesi demektir!
Yazmak; âilen ve dostlarınla vedalaşamadan; hainin, hoyratın, kahpenin elinden dünya değiştirmektir!
Yazmak; malum olup yüreğine damdığında ölüm, oğluna mezar yerini vasiyettir!
Yazmak; bazen namlulara hedef olmak ve ıslık çalarak gelen bir kahpe kuşunun can evinden vurmasıdır seni!
Yazmak; darağaçlarında boynuna geçirilecek urganın halkasından son kez bakmaktır gönderdeki al bayrağa!
Yazmak; yılanın gömleğinden sıyrılışı misâli dünya sevgisinden sıyrılarak, Allah, Türklük, vatan, bayrak, din ve namus uğruna şehadete susamaktır!
Yazmak; içine düşen korkuyu korkutmak, ölümü öldürmektir!
Yazmak; her gün bin defa ölmektense, mertçe ve yiğitçe sadece bir kere ölmektir!
Yazmak; seni anlamak istemeyen dostlarının sitemlerini, kahırlarını sineye çekmektir, horlanıp, itilip kakılmaya katlanmaktır ve yine de onlara kızmayıp acımaktır!
3 Haziran 2023
ORHAN KILIÇOĞLU