Geçtiğimiz günlerde, Türk-Amerikan ilişkilerinin tartışıldığı bir televizyon programında, 11 Türk askerinin Amerikalılar tarafından esir alınması olayı, “İkinci bir Susurluk” olarak değerlendirildi.
11 Türk askerinin özel birliklerden olmasından yola çıkılarak yapılan bu benzetme, laf olsun diye gündeme getirilmemiştir, zira bu tür programlar, Türkiye’nin ABD-AB politikalarına teslim olması için özel olarak hazırlanmaktadır. Bu programlar, Türk varlığına yönelik psikolojik harekatın bir parçasıdır...
Önce Susurluk’tan başlayalım! Ne olmuştur Susurluk’ta?
Bir milletvekili, bir emniyet müdürü ve devlete uzun yıllar hizmet ettiği anlaşılan bir ülkücü, aynı araçta kaza süsü verilerek öldürülmüştür.
Bu üçlünün bir arada bulunmasından yola çıkılarak medyada koparılan fırtına sonucunda,
Türkiye’nin teröre karşı direnci kaybolmuştur. Öyle ki, hem poliste hem askerde hem de
MİT’te özel timcilerin hocası olan efsane yarbay Korkut Eken gibi bir adam, bütün
komutanlarının kefil olmasına rağmen özel suç örgütü kurmak suçundan hapse atılmıştır.
Oysa isnat edilen bu suç, terörle mücadele edebilmenin bir yoluydu ve aslında mahkum
edilen, Türkiye’nin direnç gücüydü...
Denilebilir ki, “Bir veya birkaç kişinin hapse atılması ile koca bir devletin, hatta büyük bir
milletin direnci kaybolur mu?” Büsbütün kaybolmaz elbette ama mahkum edilen kişiler
terörle mücadelenin simgesi ise artık kellesini koltuğuna alacak adam bulamazsınız! Zaten,
istenen de budur...
Korkut Eken hapiste tutulurken, mücadele ettiği PKK teröristlerinin “topluma
kazandırılması” için özel yasalar hazırlayan ekipten AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir
Mir Mehmet Fırat’ın, üstelik şehit ailelerine, “Korkut Eken’in çıkmasına taraftar değilim”
demesi de devlet iradesinin ne durumda olduğunun göstergesidir!
Irz düşmanlarını affedeceksin, af ve pişmanlık kelimelerinden rahatsızlık duydukları, hatta
“pişman değiliz” dedikleri için PKK teröristlerini topluma kazandırma yasası hazırlayacaksın ama özel timcilerin hocasını, bir kahramanı, içerde tutmaya devam edeceksin!
Bunu, bu ülkenin bütün insanları içine sindirse, dağ taş sindirmez, yer gök sindirmez...
Nasıl bir ateşle oynadığınızı göreceksiniz...
“Özel timcilere veya özel birliklere karşı yapılan propaganda, Türkiye’nin terörle mücadele
gücünü zayıflatmaya dönüktür” demiştik...
Sadece propaganda yapmadılar... Türk özel timcilerinin, dünyaya parmak ısırtan
kahramanlıklarını silemezlerdi, bu sebeple doğrudan onları ortadan kaldırmaya çalıştılar...
Düşürülen Casa uçağındaki özel birlik mensuplarını hatırlayın. Kuzey Irak’tan önemli bir
görevden dönüyorlardı... Hepsi tek tek birer kahramandı... Şehit edildiler...
Son olayda Amerikalılar’ın bir büro ortamında Türk özel timcilerini etkisiz hale getirmesi,
ballandırıla ballandırıla anlatılarak Türk kahramanlığının bir laftan ibaret olduğu vurgulanmak istendi...
Ve tabii ki halkın da derin bir ümitsizliğe düşmesi...
Bu yetmezmiş gibi “İkinci Susurluk” denilerek, Türk askeri kirli işler yapıyormuş gibi
gösteriliyor!Herkes bilir ki, baskın basanındır. Fakat bir baskının, müttefik kuvvetler
tarafından, üstelik bir büroya yapılmasını kimse beklemez... Dolayısıyla, Amerikalıların
yaptığı iş, kahramanlık değil, olsa olsa kalleşliktir.
Efsanevi Türk kahramanı Kürşat da esir olarak Çin’e götürülmüştü ama, ilk fırsatta Çin
sarayını basarak, dünyayı hala titreten kavgasını vermişti...
Türk askeri veya herhangi bir Türk, Süleymaniye’deki baskının da intikamını almaktan aciz değildir. Nitekim, özel birlik mensupları, olay devam ederken Bağdat’a baskın yaparak 11 Türk askerini alıp Türkiye’ye getirmek için komutanlarından izin istemiş, fakat bu izin
verilmemiştir.
Son notumuz, ABD Dışişleri Bakanı Powell ile Dışişleri Bakanı Gül arasında imzalanan iki
sayfalık gizli anlaşma ile ilgili...
Yapılan açıklamalara göre, anlaşmada, özel birliklerin tasfiyesi ve asker sayısının azaltılması, Türkiye’nin Kuzey Irak’taki oluşumu kabul etmesi öngörülüyor... Asıl hedef son maddede belirtiliyor: Türkiye’nin dört yıl içinde federasyonlaştırılması...
Tabii, özel birlikler, özel timciler varken bunu yapamayacaklarını biliyorlar...
Bu yüzden “İkinci Susurluk” diye özel birlikleri gözden düşürmeye çabalıyorlar... Korkut
Eken’i de bunun için hapiste tutuyorlar!
Fakat, her Türk, potansiyel olarak birer Korkut Eken’dir, birer Kürşat’tır, bunu
unutmasınlar...
--------------------------------------------------------------
DÜZELTME: 12 Temmuz tarihli “Sera Ortamında Doğu Karadeniz” başlıklı yazımda,
teknik bir düzenleme sonucu yanlış çıkan son bölümdeki tarihi 1204 ve oranı da “yüzde 40” olarak düzeltiyorum.