İhanet yasalarına karşı direniş çağrısı!

... TBMM Genel Kurulu’nun, 4 Haziran günü “Medeni ve Siyasi Haklar” ile “Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar”a ilişkin uluslararası sözleşmelerin onayını uygun bulan yasa tasarılarını kabul etmesini inceleyelim...

İkiz Sözleşmeler, 16 Aralık 1966 yılında BM tarafından imzaya açılmıştı.
Türkiye 37 yıldır, bu sözleşmeleri onaylamıyordu.

57’nci hükümet döneminde 15 Ağustos 2000 günü Büyükelçi Volkan Vural, New York’ta sözleşmelere Türkiye adına imza koydu ve 18 Ağustos 2000 günü de sözleşmeler Bakanlar Kurulu’nde onaylandı. Ancak TBMM’nin onayı gerekiyordu. 57’nci hükümet, buna cesaret edemedi...

57’nci hükümet anlaşmaları onaylarken, bütün halkların kendi kaderlerini tayin etme hakkına sahip olduklarını ve bu hak gereğince halkların kendi siyasal statülerini özgürce kararlaştıracaklarını hükme bağlayan sözleşmenin bir maddesine çekince koymuştu.

TBMM’deki görüşmeler sırasında ekonomik haklarla ilgili sözleşme, 216 kabul, 5 red oyuyla geçti.

Medeni ve siyasi haklarla ilgili sözleşme ise 245 kabul bir red ve bir çekimser oyla geçti.

Her iki görüşmede AKP adına Nur Doğan Topaloğlu, CHP adına Şükrü Elekdağ konuştu.

Her iki parti de Türkiye Cumhuriyeti’nin kendi varlığına son verme beyanı demek olan bu sözleşmeleri, çekincesiz kabul etti!

Şükrü Elekdağ, sadece haritada zor bulunur ülkelerin bu sözleşmeleri onaylamadığını söyleyerek milletvekillerini aldattı.

Elekdağ, Genelkurmay’ın “Bu sözleşmelerin Türkiye’nin ulusal birlik ve bütünlüğüne aykırı yorumlanamayacağı Türkiye tarafından beyan edilir” çekincesi konulması talebinin yerine getirilmesine de gerek olmadığını bildirdi.

Genelkurmay’ın inanca göre dinsel eğitime karşı çekince konulması yönündeki talebi de yasanın kabulü ile reddedilmiş oldu.

Sonuçta, oylamaya katılan milletvekilleri, birer maddelik yasaları kabul etti.

Biz, 29 Mayıs tarihli Strateji sayfamızda, Alptekin Cevherli arkadaşımızın “Wilson prensipleri TBMM’ye kadar geldi” başlıklı incelemesini yayınlarken, kamuoyunu; en azından daha duyarlı olmasını beklediğimiz milliyetçi kurum ve kuruluşları uyarmıştık...

Yasalar geçtiği halde bu çevrelerden, en küçük bir tepki gelmemiştir!

Peki ne mi oluyor; bu yasalarla?

Wilson’un öngördüğü Kürdistan ve Ermenistan’a hukuki zemin hazırlanmış oluyor!

Türkiye bu hakları kabul etmiş oluyor!

İkiz Yasalar’ın ikisinin de ilk maddesi, “Bütün halklar kendi kaderlerini tayin etme hakkına sahiptirler” diye başlıyor.

İkiz Yasalar; halklara, her türden etnik topluluklara, mezheplere, farklı toplumsal kökenlere, tarikatlara, cemaatlara ve yerel gruplara kendi statülerini özgürce tayin hakkı veriyor.

Türk devleti, bu sözleşmelerde tanınan “halkların kendi kaderini tayin hakkı”nı ve diğer hakları uygulamaya geçirmek için gerekli düzenlemeleri yapmayı taahhüt ediyor.

Yani, Türkiye, bölünmeyi, çok hukukluluğu, her bölgenin kendi ekonomik varlığını kendisi için kullanabileceğini taahhüt ediyor!

Milli ekonomi ortadan kaldırılıyor.

Türkiye, bölücülüğe, irticaya, her türlü etnik, sınıfsal, bölgesel ayırımcılığa hak tanıyacağını ve Lozan hükümlerinin geçersiz olduğunu kabul ediyor....

Savaş yöneterek Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuş olan TBMM kullanılarak, devletin bağımsızlığına, birliğine bütünlüğüne son veriliyor!

Bu sözleşmelerin onaylanması Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını ortadan kaldırdığı için, kabul edenlerin idamla yargılanması gerekir.

Evet, buna artık gaflet ve dalalet denilemez!

Düpedüz ihanettir...

Artık, her Türk’ün silahlı müdahale ile bağımsızlığı korumaktan başka çaresi kalmayacak gibi görünüyor!

Elinizden ne geliyorsa yapın!

Cumhurbaşkanı Sezer’e telgraf çekin, bu yasaları onaylamasın! Ankara’ya yürüyün, bu ihaneti durdurun!

YORUM EKLE