Kırık camlar teorisi, kamu düzeninde suçun yaygınlaşmasını inceler ve vandalizme varacak şekilde seyreden o suçların önlenmesine ilişkin öneriler geliştirir…
Kırık camlar teorisinin ilham kaynağı, Philip Zimbardo isimli Amerikalı psikoloğun 1969'da yapmış olduğu bir deney… Wilson ve Kelling adlı iki sosyal bilimci 1982'de bu teoriyi makaleye dönüştürdüler…
Bir bina düşünün… Camlardan biri kırıksa, tamir edilmezse, gelip geçenler tarafından diğerleri de kırılır… Çünkü kırık cam, kimsenin onunla ilgilenmediğini gösterir… Tamir edilmeyen o kırık cam, suça meyilli insanlara, 'istediğiniz gibi kırabilirsiniz, kimse karışmaz' mesajı verir…
Kriminolojik haldir bu… Kamusal düzende, herkesin rahatlıkla gözlemleyebildiği küçük bozulmalara müdahale edilmezse, 'cam kırıkları derhal tamir edilmezse', suç yaygınlaşır ve kar topuna dönüşür… Tıpkı, ilkine müdahale edilmedikten sonra apartman girişinin veya alt geçidin tuvalete dönüşmesi gibi… Ya da çöp bırakılması yasak olan bir yere, ilk poşetin bırakılmasından sonra başkalarının da orayı çöp alanına çevirmesi gibi… Veya bir parkta, bankın oturulacak yerine ayaklarını koyup, arkalığa oturulması gibi… İlk duvar yazısına müdahale edilmediğinde o duvarın bir süre sonra tamamen yazılarla kaplanması gibi…
Küçük düzensizliklerin veya suçların, müdahale edilmediğinde normal insanları da suça çektiğini, hatta büyük suçlara hazırladığını anlatan bir teori bu… Pek çoğumuz o bazısı sağlam duran o kırık camlardan tahrik olmuşuzdur… Ya da bizden öncekilere uyarak, çöp bırakılmaması gereken bir alana çöp bırakmışızdır değil mi?
***
Suç psikoloğu Zimbardo'nun meşhur deneyini hatırlatalım: Zimbardo iki bölge seçer kendisine… Birisi suç oranının yüksek olduğu fakir insanların yaşadığı kenar mahalle Bronx'tur… Diğeri ise daha iyi şartlarda yaşayan, hayat ve kültür kalitesi yüksek insanların yaşadığı Palo Alto'dur…
Bu bölgelere kaputları aralık, camları hafif açık, plakaları da bulunmayan 1959 model birer araba bırakır… Arabaları izlemeye alır… Birkaç gün sonra ortaya çıkan sonuç şu: Bronx'taki araba tamamen yağmalanmıştır, içinde çalınabilecek ne varsa çalınmış, diğer kısımlara zarar verilmiştir…
Palo Alto'daki araba ise bırakıldığı gibi durmaktadır… Deneyi geliştirmek için Zimbardo, kırıcı aletlerle, ön cama, aynaya ve kaputa zarar verir… Ondan sonra Palo Alto'da yaşayan diğer insanlar da -bunların arasında suça eğilimli olmayacağı düşünülen iyi durumda ve kültürlü olanlar da- araca zarar verirler…
Çıkan sonuç: İşte suç böyle yaygınlaşıyor ve büyük suçlara doğru kapı aralıyor… Kırılan ilk camı tamir ettirmediğinizde, suça veya düzensizliğe müdahale etmediğinizde sarmal büyüyor…
***
Devletlerde, kurumlarda, işletmelerde de durum böyle… Kırılan ilk camı tamir ettirmediğinizde, camı kırana dokunmadığınızda, herhangi bir suçu 'umursanmaz' hâle getirdiğinizde, düzen bozuluyor ve daha büyük düzensizlikler 'düzenin kendisi' hâline geliyor…
"Testi kırılmadan tokatlamak", "Araba devrilmeden yol göstermek", "Yılanın başını küçükken ezmek", geleneksel sigortalarımız aslında… Yoksa hayal kırıklıkları ve cam kırıklarıyla baş başa kalmak var bu hayatta…
Toplumsal çürümenin en temel sebeplerinden birisi suça 'meşrûiyet' kazandırılması… 'Bizden' olanın hoş görülmesi, suç ve suçluyla mücadele edilmemesi… Böylece fiil, suç olmaktan çıkıyor, düşmana karşı mücadelede elde tutulması gereken bir silâha dönüşüyor…
Suç, 'meşrûiyet' kazandıkça, herkes tuttuğunu götürüyor, 'dâvâ aşkına'… Yukarıdakilere dokunulmadığını gören alttaki de elindeki fırsatı değerlendiriyor… Büyük, büyük götürürken, küçük de küçük götürüyor… Böylesine sistemde artık düzen budur ve yolsuzluk yol olmuştur…
Kırık camlar teorisine konu olan binadaki sağlam cam, daima 'tahrik sebebidir' ne yazık ki!.. Kırılmazsa eksik kalır!.. Toplumsal çürüme işte böyle gerçekleşir!..