KONYA MUFTİSİ!

BİLESİN Kİ, ÜLKÜCÜLER ÖLDÜKTEN SONRA YAŞARLAR.

Ülkücülere dinsiz demekle cübbene şeytan sidiği sıçrattın. Bir yerlere şirin görüneceğim derken, ülkücülere attığın iftira ile cehenneme bilet almış oldun!

Hani ‘’Herkes ölünceye kadar yaşar’’ diye bir söz vardır halk arasında.

Ülkücüler ise, ölünceye kadar vatanı, milleti, dini ve devleti uğrunda çile çeker ve ancak ölümünden sonra yaşar. Bu yaşayış, gönüllerde, hayırlarla yad edilişlerde, dua için Allah’a açılan ellerde ve tespihatlardadır.

Ülkücü insan;

Ölüm sonrası yaşamaya tâlip insandır.

BANA BAK KONYA MUFTİSİ!

DİYANETİN YÜZ KARASI!

Ülkücü dava, tarihi, kültürel ve mânevi derinliği olan yüce bir ideâlin adıdır...

Fıtrı bir hadise, insâni bir tercih, imâni bir harekettir...

Milli, insani ve islâmi olmak üzere üç boyutludur...

Duygu, kültür ve bilgiden ibâret üç temel kâide üzerinde yükselen fikri bir şahlanıştır.

Ülkücüler, alnı seccadede olan pak yürekli yiğitlerdir.

Her ülkücü hayatını, Rabb’ına vermiş olduğu KULLUK SÖZÜNÜN istikameti ve Türklük şuuru doğrultusunda tanzim eder.

Ey Konya Muftisi!

Ey Diyanetin yüz karası!

Bilmem hangi fikrin zamparası!

Kulak ver, ülkü ocaklarında namaz böyle anlatılır;

Namaz, İslâm'ın şartı,

Dinin direği,

Mü'minin Miracıdır!

Miraç yükselme demektir.

Günde beş vakti eda ile

Yüksel Türkoğlu!

Senin için yükselmenin hududu yoktur.

Bu yükselmen, Türklük şuuru ve İslâm imanıyla mümkündür.

Gerisi boş bir iddia olup, havanda su dövmektir MUFTİ EFENDİ!

ÜLKÜCÜLÜK;

İlâhi aşkın gönüllerde tecellisiyle, SIRAT-I MUSTAKİM çizgisinde olup, büyük bir ihlâsla yılanın gömleğinden sıyrılışı misâli dünya sevgisinden sıyrılarak TÜRKLÜK ŞUURUNDAN hareketle, devletin ve milletin bekası uğruna verilecek olan kutsal mücâdele esnasında karşılaşılacak çile ve musibetlere karşı gösterilecek sabrın, metanetin ve bu uğurda içilmesi mukadder olan ŞEHADET ŞERBETİNE duyulan sonsuz bir muhabbetin ifadesidir.

BU İFÂDE;

Vatan, millet, din ve devlet uğrunda vermiş olduğumuz BEŞ BİN ÜLKÜ ŞEHİDİNİN ruh hallerinde, dar ağaçlarında can veren Pehlivanların – Duracıkların- Baktemurların- Kerselerin ve diğerlerinin şehadetlerinde saklıdır.

Özmenem, İmamoğlu ve Önkuzuların, dahası 5000 Bin ülkücü şehidin mezar taşlarında kitâbeleşen bir devrin öyküsüdür.

Ülkücüler, böylesi mübarek bir nesil olunca, o zaman;

İstiklâl Marşı Şâirimiz merhum Âkif’in ‘’BEDR’İN ASLANLARI ANCAK BU KADAR ŞANLIYDI’ sözünün günümüzde ki tek muhatabının ülkücüler olduğunu söylemek; bir hakkın teslimi ve bir gerçeğin ifadesidir MUFTİ EFENDİ!

MUFTİ EFENDİ!

Ülkücüler, bu topraklar üzerinde 1000 yıl sonra dünyaya gelecek olan Türk kızlarının iffet ve namuslarının korunabilmesi için daha bugünden ileriye dönük hesaplar yapan asil, soylu ve namus ehli insanlar iken, sen hangi namusu, hangi masumu savunup, tecâvüz edilen hangi çocuğa sahip çıktın?

Ülkücü, makarna, kömür, ihale kapma, makam ve tayin gibi dünyalık basit işlerin peşinde koşarak küçülmez. Ülkücüler için bu hal ar vesilesidir, çünkü ülkücüler kendini vatana adamış birer mübarek evlâttırlar.

Böyle bir davanın mensuplarına saldıran, horlayan, oturtuldukları TV. Ekranlarından, necaset kokan taharet bezinden farksız gazete köşelerinden, eline geçirdiği makam ve mikrofonlardan ülkücülere karşı salya döküp dil uzatanların alayı birden, din- namus ve vatan endişesi taşımayan birer iman ve ahlak fukarasıdırlar!

Vatan, namus ve din adına endişe duyanların, bilhassa da diyanet mensuplarının ülkücülere karşı saygı göstermeleri ve onlara sahip çıkmaları gerekirken aksine saldırmalarının izahını yapmakta zorlanıyorum ve bu gibilere karşı söylenilmesi gerekenleri sizlere bırakıyorum.

ÜLKÜCÜLER;

BU VATANDA ALLAH'A EN YAKIN OLAN HAKK ERLERİDİR.

Niçin ve nasıl mı?

Dinle ey Konya Muftisi!

Eyice kulak ver diyanetin yüz karası!

Ülkücüler, senin ve benzerlerin gibi siyaset denen çirkefin lağım akan kanallarında ışıktan hoşlanmayan yarasa kuşları misâli karanlığı tercih ederek, İslâm'ın aydınlık ana caddesinden küfrün ve delâletin karanlık ara sokaklarına sapmadıkları için.

Soyunu sopunu inkârla gayr-ı meşrulaşmadıkları için.

Gönül ve hâl ehli oldukları için.

Türklük ve İslâm ateşiyle yanıp kavrulan gönüllerinin sevdası yalnız Hakk yolunda cihat olduğu için.

Rütbe ve dünyalık diye bir beklentileri olmadığından, dünyaya meyledip ikbal kovalamaya tenezzül etmedikleri için.

Evliyalar coğrafyası Anadolu’nun her taşına sevdalı ve her karış toprağına vurgun oldukları için.

Kutlu davası dilinde türkü, gönlünde muhabbet, yüzünde tebessüm, ciğerinin derinliklerinde tarifi imkânsız bir sızı olmasına rağmen, bu sızıyı ilâhi mükâfat bilip halinden şikâyetçi olmayıp, şükrü ve Allah'a tevekkülü elden bırakmadıkları için.

VE DAHASI;

Bozkurt olup, dini, imânı, namusu ve vatanı bir tarafa atarak, çanak yalayanlar gibi tasmaya rıza göstermedikleri için.

EY KONYA MUFTİSİ

Ey diyanetin yüz karası!

Şimdi anladın mı dinsizlikle itham ettiğin ülkücülerin bu vatanda Allah'a en yakın olan birer Hakk eri olduklarını?

Seni istediğin televizyona davet ediyorum!

Var mısın Mufti Efendi?

Aynen senin gibi bir adam daha vardı ülkücülere ''dinsiz- morg bekçileri- ağzı kanlı vampirler- hayvanlar'' diyerek hakaret eden. Allah'ın gazabı her ikinizin de üzerinize olsun. Dinsiz diye iftira attığınız, her biri birer iman âbidesi o tertemiz ülkücülerin şehadetleri çarpsın sizi.

KONYA MUFTİSİ!

Diyeceklerim henüz daha bitmedi.

Sana son olarak ülkü ocaklarından bahsedeyim.

ÜLKÜ OCAKLARI;

Ülkü ocakları, Mevlevi dergâhları gibidir.

Ülkü Ocaklarında da tıpkı Mevlevi dergâhlarında olduğu gibi iki aşhanesi vardır!

Mutfağın birinde;

Aş pişer,

Mide doyar,

Vücut gelişir.

Diğer mutfakta ise;

İnsan pişer,

Beyin doyar,

Gönül gelişir.

YAKIN TARİHİMİZDE;

Ülkü ocaklarından daha büyük bir okul,

Ülkücü davadan daha mükemmel bir dava,

Ülkücülerden daha üstün bir insan numunesi olmamıştır.

BİZ ÜLKÜCÜLER;

Türk milletinin devamlılığı ve devletin ebet müddet yaşaması için varız. Bu yolda çekilen çileler, meşakkatler, tüm sıkıntılar bizim için zevktir ve bizim yegâne gıdamızdır.

15 Haziran 2017 tarihinde paylaştığım bir yazımdır.

ORHAN KILIÇOĞLU

YORUM EKLE