Truva, Çanakkale’nin merkez ilçesi İntepe bucağında Tevfikiye köyü yakınında Hisarlık mevkisindedir.
Truva Savaşı ise M.Ö.7’nci yüzyılda, Yunanlılar ile Truvalılar arasında olmuştur.
Yunanlı askerler, yüksek duvarlarla örülü Truva kentini ele geçirmeye çalışırken, Truvalıların oklarına hedef olmuş ve bir çoğu ölmüştür.
Savaşın sonuna doğru pes etme noktasına gelen Yunanlılar, içine asker doldurdukları Truva Atı’nı barış hediyesi diye göndermiş, gece atın içinden çıkan askerler, ani bir baskınla kenti ele geçirmiştir..
Peki Truvalılar kimdi? Montaigne İlyada’yı överken Fatih’in Otranto seferi sırasında Papa 2. Pius’a “Biz de İtalyanlar gibi Troyalıların soyundanız” dediğini bildirir...
Sabahattin Eyüboğlu ise 1962’de İlyada ve Anadolu başlıklı makalesinde, Dumlupınar Meydan Savaşı’nın kumanda merkezinde Atatürk’ün yanında bulunmuş bir emekli albayın “Zafer sonrası Atatürk bize, ‘Yunanlılar’dan Troyalıların öcünü aldık’ dedi” diye konuştuğunu yazmıştır...
Bu konuları tarihçilerin araştırması gerekir...
Truva atı yöntemi, bugün küreselleşme demektir! Küreselleşmenin araçlarından olan İnternet’te de Truva atı denilen virüsler kullanılıyor.
Uzaktan kontrol ille haberiniz bile olmadan bilgisayarınaza giriyor ve sizin yerinize geçerek istedikleri her değişikliği yapabiliyorlar, isterlerse bütün bilgilerinizi silebiliyorlar...
Truva atı saldırısına karşı önleyici programlar ve yöntemler var. Ancak bu saldırıyı düzenleyenler, bilgisayardaki ana programın gediklerinden faydalanmaktadır!
Osmanlı devleti çok daha büyük ve çok daha sistemli bir şekilde, fakat yine Truva atı yöntemi ile içerden yıkılmıştı. Bugün de Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve Türk Milleti’nin içine yuvalanmış, kozalarını kurmuş Truva atları var.
Bunlar, BM ikiz sözleşmeleri, AB’ye uyum yasaları gibi ülkeyi ve milleti paramparça edecek Truva atı programlarını sadece halkı değil, milletvekillerini de kandırmak suretiyle Türkiye’ye kabul ettirmek istiyor.
Diyeceksiniz ki, böyle dolambaçlı yollara niçin başvuruyorsun? Doğrudan, “Türkiye’yi Türkler yönetmiyor, küresel elitin güdümündeki iktidarlar yönetiyor” desen yetmez mi?
Yetmiyor...
Biz yıllardanberi, küreselleşme denilen sürecin kendiliğinden gelişmediğini, tek dünya devleti kurmak isteyen Anglo Sakson-Yahudi ittifakının bir projesi olduğunu anlatmaya çalışıyoruz ama Truva atları, bunun teknolojik gelişmeler gibi doğal bir süreç olduğunu propaganda ediyor ve herkes buna inanıyor...
Hatta, “Madem karşısın, o halde İnternet kullanma” diye önerilerde bulunanlar olabiliyor. Niçin kullanmayalım? Türkiye merkezli bir küreselleşme için, pekala karşı saldırıda aynı araçları kullanmak gerekir zaten...
Mesele karşı olup olmamak değil ki...
Mesele sadece Türkler’in değil, bütün milletlerin Truva atı şeklindeki yeni ve küresel bir saldırı ile karşı karşıya bulunmaları ve saldırının niteliğini anlayıp karşı saldırıya geçmezlerse, köle haline geleceklerini görmeleri...
Saldırının özü, milli devlet yapılarının çözülmesine dayalı ve bunu 1966 yılında BM sözleşmesi haline getirmişler.
Bütün halkların kendi kaderini tayinini istiyorlar ki, millet dediğimiz büyük yapılanmalar çözülsün, dağılsın ve güçsüz hale getirilsin ve kontrol edilmeleri, güdülmeleri kolaylaşsın. Tıpkı, eski Yugoslavya’dan kopan Slovenya, Hırvatistan, Bosna Hersek ve Makedonya’nın, Kuzey Irak’taki Kürtler’in, Endonezya’daki Doğu Timor’un kontrol edilmesi gibi...
Bugün bu ülkeler veya bölgelerin çoğu Amerikan-İngiliz askerlerinin işgali altındadır...
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Truva atı gibi hareket eden iktidar ve muhalefetin oldu bittisi ve teslimiyetçi medyanın haberi saklamasından sonra TBMM’de kabul edilen BM ikiz sözleşmelerini onaylarsa, Türkiye’yi de aynı duruma getirecekleri gün gibi ortada!
Bunu görmek için olağanüstü bir zekaya veya çok derin araştırmalara gerek yok...
Sözleşmelerin birinci maddelerini okumak yeter!
Sadece siyasi partilere ve medyaya değil, Türkçe’ye de Truva atları yerleştirdiler ki, çok kimse olan bitenleri anlamak istemiyor!
Egemenliğin devredilmesini öngören programa “Ulusal program” adı verilmesi, içinde de halkların kendi kaderini tayinini öngören BM ikiz sözleşmelerinin kabul edileceğinin ifade edilmesi, bir kelime oyunuyla doğrudan beyinlere girmiş bir Truva atı değil miydi?
Parçalanmayı, Türk halkına ulusal program diye anlatanlar içinde milliyetçilerin de bulunması, sizce onların arasına da Truva atları yerleştirildiğini göstermiyor mu?
Peki bunları bildiğimiz halde, hala ne diye oyunda oynaştayız?
Yoksa, bizim beynimize de mi Truva atları yerleştirdiler?
Çözüm, önce beynimizden, sonra derneğimizden, partimizden, medyamızdan iş dünyamızdan, devletimizden Truva atlarını söküp atmak ve kendi programımızı uygulamaktır...
Arkadaşlar, alıntı yaptığınızda kaynak bağlantısını da ekleyebilir misiniz lütfen..
Mesela, https://www.yenicaggazetesi.com.tr/abdnin-truva-atlari-nerede-51019yy.htm gibi!
Kolay gelsin.
Tanrı Türk'ü Korusun!
Sayın V.Acun,
Bu makale dahil eski tarihli bir hayli makale daha Yeniçağ'ın kendi sayfasında yoktur. Sadece Ötüken arşivlerinde bulunur. Yorumunuzda adresini verdiğiniz makale 2019, bizde yayınlanan ise 2003 tarihlidir.