15 Temmuz'u da Allah mı yaptırdı?

AKP Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, 7 Haziran 2015 seçimlerinden üç ay önce "8 Haziran'da oluşacak parlamento, aslında 'yeni sistemi kuracak olan bir parlamento'dur. Anayasa değişikliğiyle başkanlık sistemiyle, Türkiye'de siyasi partiler yasasının değişmesiyle, baraj gibi birçok önemli antidemokratik hususun tartışılmasıyla, Meclis İç Tüzüğünün yapılmasıyla, 12 Eylül anayasasının getirdiği tüm antidemokratik yasaların temizlenmesiyle yükümlü ve sorumlu bir parlamento olacaktır" demişti.

Yani bir sistem değişikliğine gitmek için karar verilmiş, geriye sayım başlamıştı.

Tayyip Erdoğan da "Mevcut sistemle buraya kadar, daha ileriye gitmek istiyorsak sistemi değiştirmek zorundayız" diyordu.

AKP Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, bu aşamada muhalefete bir çağrı yaptı ve "Türkiye sözleşmesiyle ilgili ya kendi kanaatlerinizi bildirin ya kendi metninizi hazırlayın, ortak bir metin hazırlayalım" diye çağrıda bulundu.

AKP, Türkiye'nin rejimini değiştirmek istediğini, projesine CHP'yi de ortak edebileceğini açıklamış oldu ama Kılıçdaroğlu bundan hiç bahsetmese de "ortak seçim bildirgesi" önerisini garip bulduğunu söyledi...

***

Derken AKP'nin seçim beyannamesi de Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından açıklandı. İçinde "Türk" kelimesi geçmeyen seçim beyannamesi ve sözleşme, üç ana ayak üzerine oturtulmuştu:

- Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı (eşit vatandaşlık),

- Yeni anayasa

- Başkanlık sistemi!

AKP, "Yeni Türkiye Sözleşmesi Projesi"ne CHP'yi veya MHP'yi ortak etmek istiyordu Öyle ki endişeler, AKP'nin altından kalkamadığı "çözüm süreci"ne CHP'nin veya MHP'nin de dahil edileceği, Türkiye'de rejimin bu şekilde değiştirileceği yolundaydı!

AKP, 7 Haziran'da seçimi kaybetti, CHP ile koalisyon için oyalama görüşmeleri yaptılar ama sonunda MHP ile anlaşarak çözüm sürecini sona erdirdiler ve terörle mücadele başlatarak Bahçeli'nin çağrısı ile 1 Kasım'da erken seçime gittiler.

Ortaya çıkan parlamento aritmetiğinde AKP-MHP'nin sayısal çoğunluğu yine de Türkiye'nin yönetim sistemini değiştirmeye yetmiyordu...

15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminden sonra ise Erdoğan ve Bahçeli'nin düzenlediği ortak mitinge Kılıçdaroğlu da katıldı. Bahçeli ise daha sonra Anayasa'yı Cumhurbaşkanı'nın fiili durumuna uydurmak için Anayasa değişikliği istedi. Meclis'teki oylamada gizli oy kuralına aykırı hareket edilerek, AKP ve MHP'li vekillerin, verdikleri oyları görevlendirilmiş arkadaşlarına göstermesi gibi bir uygulamaya gidildi. Yani oylama hukuken geçersizdi ama istenen netice alınarak referanduma gidildi. Referandumda da oylama sürerken kural değiştirildi ve mühürsüz oylar geçerli kabul edildi. Bu oyların referandum sonucunu etkilemediği iddia edildi ama aradaki oy farkı 1 milyon 379 bin 434 idi. CHP'ye göre 2.5 milyon oy şaibeliydi... Yine de Tayyip Erdoğan, "Atı alan Üsküdar'ı geçti" deyince partilerden kuvvetli bir itiraz gelmedi. Böylece Türkiye'nin yönetim sistemi, "FETÖ darbe girişimi" sayesinde değiştirilmiş oldu! Kısacası, "darbe girişimi, Türkiye'nin yönetim sistemini değiştirmek için sahneye konuldu" denilebilir.

***

Peki bunu kim yaptı? FETÖ yaptı öyle mi? FETÖ'yü yöneten kişi, Pensilvanya'da CIA'dan habersiz en küçük bir adım atma şansına sahip midir?

Süleyman Soylu'ya sormak gerekir; "Bunları da Allah mı yaptırdı!" diye..

15 Temmuz için Erdoğan"Allah'ın lütfu" demişti ya...

"Türkiye'yi Başkanlık Sistemi ile ancak kontrol edebiliriz" diyen CIA'nın karanlıklar prensi Paul Henze mi? O da kim?

"Sonunda işi dış güçlere bağladın" demeyin; akıl ve proje onlardan, uygulama "hocaefendi"lerinin yetiştirdiği kadrolardan!

FETÖ'nün bütün yöneticilerinin "yurt dışına kaçmış" olması aklınıza, mantığınıza sığıyor mu?

YORUM EKLE