ABD, başta Adana İncirlik ve İstanbul’daki Sabiha Gökçen Havalimanı olmak üzere Doğu’daki bazı üsleri lojistik amaçlı kullanma talebinde bulundu. Türk Hükümeti tarafından olumlu karşılandığı öne sürülen bu taleple ilgili Bakanlar Kurulu çalışmalarının başlatıldığı öğrenildi.
CNN-Türk’ün konu ile ilgili haberine göre, Türk hükümeti tarafından kabul edilen bu talepten koalisyon üyesi diğer devletler de yararlanabilecek. ABD ve koalisyon ülkeleri, üsleri lojistik amaçlı kullanabilecek ve Türk hava sahasında yakıt ikmali yapabilecek. CNN-Türk bu haberi verirken kamuoyunu da yanıltarak, “Bu isteğin hayata geçebilmesi için ayrıca bir anlaşma imzalamaya gerek yok. Bakanlar
Kurulu’nun karar alması yeterli olacak.
Dışişlerinden alınan duyumlara göre ilgili Kanun Hükmünde Kararname hazırlanmaya başladı” diyor... Oysa, TBMM’den bir karar çıkarmadan hükümetin böyle bir gücü Türkiye topraklarına kabul etme yetkisi yok! İşgal kuvveti davet etmiş duruma düşerler ve bu da vatana ihanettir... Açıkça anlaşılıyor ki, ABD, yeni üsleri hem Türkiye’yi kıpırdayamaz hale getirmek hem de İran’ı tam olarak kuşatabilmek ve bunun için Azerbaycan’a hava köprüsü kurabilmek için istiyor... Zaten, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de Sedat Sertoğlu’na yaptığı açıklamada, “Powell ile iki sayfalık, dokuz maddelik bir plan üzerinde anlaştık. Ama ben her yaptığımı kalkıp açıklayamam ki. Gizli olan bir sürü gelişme var” diyor...
www.sesar.com.tr’nin analizine göre bu gelişmelerin ardından Azerbaycan’daki Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında; Azerbaycan’ın başına ABD’nin küresel planına uyumlu bir ismin
getirilmesi ve Türkiye’nin Azerbaycan üzerinden İran operasyonuna dahil olmaya ikna edilmesi sözkonusu olacak...
Gazeteci Aytunç Erkin de Ankara’daki CFR toplantısında, Azerbaycan’daki seçimlerde ABD’nin desteklediği İsa Gamber’in iktidara getirilmesiyle birlikte İran’daki Türkler’in harekete geçirilmesinin daha kolay olacağının Gül’e söylendiğini bildiriyor...
SESAR’a göre, ABD’nin yeni büyükelçisi Eric Edelman’ın yönetmenliğinde gerçekleşecek bu 3 senelik sürecin nihai amacı Türkiye’yi Kuzey Irak ve/veya Azerbaycan üzerinden İran ile karşı karşıya getirmenin
toplumsal, siyasi; ekonomik ve askeri zeminini zamana yedirerek oluşturmak.
İSTİNYE’DEKİ İŞGAL KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI
Bu arada, İstanbul ve Marmara Bölgesi üzerindeki oyunlar, tıpkı Sertab Erener’in şarkısında anlatıldığı gibi filmi geriye sardırmak ve 1453 öncesine gitmekle ilgili...
Bir şairin İstanbul’un 550 yılında Gülhane’deki edebiyat buluşmasında Bizans’ın dirileceğine dair gördüğü halüsinasyonları anlatması, azınlıkların küresel mesajı iyi algıladığını gösteriyor...
SESAR, bizim aylar önce İşgal Kuvvetleri Komutanlığı dediğimiz İstinye’deki Amerikan Başkonsolosluğu eksenindeki Amerikan stratejisini incelemiş...
“İstanbul’un Fethinin Geriye Alınması” başlıklı incelemede, Robert Kolej’in kurucularının “Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethetmek için Rumeli Hisarı’nı inşa etmişti. Biz de Robert College’i inşa ediyoruz” dediği hatırlatılıyor ve ABD Dışişleri Bakanı Collin Powell’ın ABD’nin yeni İstanbul Başkonsolosluğu
binasının açılışına yolladığı mesajdaki “Türkiye’nin en önemli anıtlarından biri olan Rumelihisarı 4 ayda tamamlanmış. Bizim binamızın inşası bundan biraz daha uzun sürdü. Ama ne de olsa ben
Fatih Sultan Mehmet değilim. Bugünkü bürokrasi de biraz ağır işliyor” sözleri değerlendiriliyor:
“Neredeyse 150 sene ara ile; birileri Boğazda bir tepeye devasa bir yapı kurup; ardından Rumeli Hisarı ve Fatih Sultan Mehmet’i anıyorsa; bunun bir tesadüf olma ihtimali, olmama ihtimali ile eşitlenmiş demektir. Colinn Powell’ın; Rumeli Hisarı’nın niteliği konusunda bir bilgi sahibi olmadığı, mesajdaki; ‘bildiğim kadarı ile büyük bir anıt’ şeklindeki ifadesinden dolayı çok açık ortadadır fakat önemli olan burada birilerinin Collin Powell’ı, mesajında bu göndermeye yer vermesi konusunda enforme etmesidir.
Powell’ın aynı mesaj bünyesinde yine kendi doğduğu New York kentine gönderme yapması; İstanbul ve New York’u yapıları itibarı ile birbirine benzeterek; daha sonraki cümlelerde ABD ve Türkiye’nin terör tehdidi altında yaşayan ülkeler olduğunu vurgulaması ayrıca irdelenmelidir. Tabiî bir de Powell’ın mesajında; ‘Marmara bölgesinin insanları’ndan sözetmesi not edilmelidir.”
Konuya devam edeceğiz...