Gece yarısına çeyrek kala, Kadir Çelik’in hazırlayıp sunduğu Objektif programında Yaşar Öz’ün açıklamalarını dinlerken, öbür televizyonda TGRT kanalını izleyen eşim; “Duydun mu Başbuğ vefat etmiş?” dediğini inanmayarak işittim. Hemen telefona sarılarak eşe dosta sordum ve üzücü gerçeği öğrendim.
Allah gani gani rahmet eylesin…
Türk Dünyası’nın başı sağolsun…
Allah Türk Milliyetçilerine sabırlar versin…
80 yıla uzanan meşakkatli, mücadele dolu bir hayat, Bayındır Tıp’ta son buldu.
Türklük dünyası bir büyük liderini, Başbuğunu kaybetti. Onun yerinin doldurulması mümkün değil, sadece Türk milliyetçileri ya da MHP’liler değil tüm Türklük âlemi öksüz kaldı. Onlar, kendilerine sağlıklı ve ufkun ötesine yönelik fikir ve mesajlar veren liderinden yoksun kaldılar. O, 21. yüzyılın Türk asrı olabileceğini görme şansına sahip olmadı, ancak fikirlerinin doğruluğu ve olabilirliğini gören ve yaşayan ender liderlerden biri oldu. Türk Dünyası onsuz hedeflerine ulaşmada kimi sıkıntılarla elbette ki karşılaşacaktır. Sıkıntı ve karmaşıklıktan kurtulmanın yegane yolu da, onun fikirlerine yeniden sarılmak ve onu yaşayan nesle tanıtmaktan geçer. Rahmetli Türkeş’i ne kadar iyi tanır isek, karşılaşacağımız sıkıntılardan kurtulmamız da o derecede kolaylaşacaktır.
Rahmetli Türkeş, seksen yıllık ömrünü Türklük davasına adadı. Bu yolda, tâbir caiz ise şehit oldu. TBMM, onun parlamentoda olmayışının sıkıntılarını yaşadı. Ancak o, bir parlamenterden ziyade parlamento ve iç siyasî yapılanma ile ilgilendi. Ülkenin geçmekte olduğu darboğazdan, en az zararla kurtulmasının çarelerini araştırdı ve siyasî otoriteye telkinde bulundu. Türk milletinin uzlaşmacı ve dengeci aynı zamanda karizmatik lideri rahmetli Türkeş, bu vasfıyla siyasetçilerin bilge lideri, danışmanıydı. Ne zaman ülke bir sıkıntıya girse, o başta kendisi ve camiası olmak üzere topyekün bu sıkıntıları göğüslemeye yönelirdi. Artık, Türkiye de bu bilge liderden yoksun kaldı. Türk milliyetçilerinin ve ülkenin ona en çok ihtiyaç duyduğu dönemde Hakk’ın rahmetine kavuştu.
Türk Dünyası’nın birliği ve dirliği uğruna koca bir ömrünü feda etti. Uzak görüşlülüğü ile komünizmin açık denizlere inmesine karşı başlattığı iman mücadelesinde başarılı oldu ve Rusya’nın açılımını engelleyerek dar bir alanda sıkışmasına dolayısıyla çarlık imparatorluğunun yıkılmasına neden oldu. Türk Cumhuriyetlerinin bağımsızlığa kavuşmasını sağladı. Çeçenistan’la ilgilendi. En son olarak da Doğu Türkistan’ın bağımsızlığı konusunda ciddî çalışmaların içerisinde bulundu…
Bu dünyada “Turan”ın kurulmasını görür gibi oldu ise de tam sağlanmasını göremedi. Ama eminim ki şimdi Tanrı Dağları’nın eteklerinde, zirvesinde Türk Kurultayı’nı toplamıştır bile…
Önümüzdeki hafta, İstanbul’da V. Türk Kurultayı’nı toplamak üzere tüm hazırlıkları tamamlamış ve bizlere hitap edecekti. Bu kurultay Onsuz nasıl geçecek doğrusu merak ediyorum…
Rahmetli Türkeş, sade bir parti başkanı değil, bir bilge lider, bir Başbuğdu. O bir yıldız, O bir ışıktı.
O’nun gösterdiği Işıkla Türklük Dünyası yoluna devam edecek, tıkandığı noktada O’nun fikirleri imdadımıza koşacaktır. Rahmetli bu feyzini bizlerden esirgemeyecektir. Rahmete kavuştuğu ve naaşını defnetmeye hazırlandığımız bu günlerde, Türk milletine başsağlığı, Rahmetliye Allah’tan bol rahmet ve O’nun davasına inanan, O’nun fikirleri ile büyüyen Türk milliyetçilerine “Dilde, Fikirde, İşte Birlik” temenni ediyorum. Başta ailesi olmak üzere herkese, her Türk’e başsağlığı diliyorum. Allah Rahmet Eylesin.
PROF. DR. VEYSİ ASLAN
7 NİSAN 1997 – HERGÜN GAZETESİ