Geçmişte Anadolu topraklar üzerinde Türk milletine karşı yapılan zulümleri, cinayetleri…
Yakaladıkları körpecik kız çocuklarına günlerce yapılan tecâvüzleri…
Hamile kadınların karınlarının süngü ve kasaturalarla yarılarak çocuklarının öldürülmelerini…
Emzikli kadının memesinin kesilerek ''hadi em'' diyerek kundağındaki çocuğunun ağzına basılarak boğulmalarını…
Kolları arkadan bağlanarak gözlerinin önünde kızlarına ve gelinlerine günlerce ve defalarca tecâvüz edilen zavallı babaları…
Kafaları kesilerek top oynanan çocukları, fırınlarda yakılan çaresiz insanlarımızı düşünerek...
Evet, bütün bu acıları düşünüp yüreğinde hissederek, Türk insanının aynı felâketi bir daha yaşamaması için ben ne yapabilirimin endişesiyle uykusuz geceler geçiren, Erdoğan, Bahçeli, Akşener, Özgür, Karamollaoğlu, Davutoğlu, Babacan, Erbakan dâhil bir tek siyâsi liderin ve bir tek milletvekilinin olduğunu söyleyebilir misiniz?
Hiçbirinin ne böyle bir endişesi, kaygısı, derdi, ne de üzüntüsü var!
Siyâsi arena sirkten farksız, herkes kendisine biçilen rolü oynuyor ve seslendiriyor!
Akıllı olup düşünmeliyiz,
Vicdanlı olup üzülmeli ve geleceğimizden kaygılı olmalıyız!
Geçmişte yaşanılanları düşünüyor ve gelecek nesillerimizin geçmişte yaşanılan işkence ve zulümleri, katliam ve tecâvüzleri tekrar yaşamamaları için ‘’bugünden ben ne yapabilirimin endişesiyle’’ yazıyor ve paylaşıyorum.
Parti taassubu, siyâsi körlük, lidere biat hastalığı olanların yazdıklarımı anlayamamaları karşısında üzülüyorum ve de kendilerine acıyorum.
Son olarak Meral Akşener ile ilgili bir yazı yazdım ve gördüm ki ‘’1000 yıl sonra bu topraklarda dünyaya gelecek olan torunlarımızın iffet ve namuslarının bekası’’ kimsenin umurunda değil. Vatanın, Türk milletinin iffet ve haysiyetinin hiç önemi yok, yeter ki LİDERİ ve PARTİSİNE söz edilmesin. Ben de ne yaptım; tamamını engelledim.
Bu tip insanlara tek tavsiyem;
Geceleri uyanıp yataklarının üzerinde otursunlar, kafalarını iki diz kapaklarına yaslayarak, kapılarının düşman askerlerince kırılıp içeri girildiğini, en sevdiği çocuğunun uykuda başına kurşun sıkılmasını, sonra da karısı ve kızlarının zorlan işgâl kuvvetlerinin çadırına götürülmelerini gözlerinde canlandırarak hayal etsinler ve bütün bunlardan sonra yazdıklarımı okusunlar.