Çatıyı uçuran siyasi kararlar!

Cumhurbaşkanı Vekili Fuat Oktay, "Son 16 yıldaki dönüşüm ve çabalar neticesinde 2003'te 50 ülkede, 60 noktaya uçan THY, bugün 120 ülkede, 316 noktaya uçuş gerçekleştirmektedir. Bugün itibarıyla 170 ülkeyle hava ulaştırma anlaşması bulunan ülkemiz, söz konusu ülkelerle hava yolu ile bağlanmış ve aynı zamanda bu noktaları giderek büyüyen hava yollarımızın uçuş ağına eklemiştir. Kayıtlı yolcu uçağı sayımız 167'den 511'e ulaşırken, 2003'te toplam 34 milyonluk yolcu trafiği sayımız 2017'de 200 milyona ulaşmıştır." dedi.

Türk Hava Yolları'nın 120 ülkede 316 noktaya uçuş gerçekleştirmesinin birinci sebebi, şirketi büyütmek değil, dünyanın neresinde FETÖ okulu açılmışsa oraya ulaşmaktı!

Uçakların dünyanın dört bir tarafına birkaç yolcu ile sefer yapmasına hiçbir hava yolu şirketi dayanamazdı. Nitekim THY bu kadar büyük atılımlara rağmen 2016 ve 2017'de zarar etti. 2018'de ise yılın ilk iki çeyreğindeki zararın üçüncü çeyrekte kapatıldığı açıklandı. Herhalde diğer ülkelerin şirketleriyle anlaşma yaparak yolcuları aktarmaya başladılar.

***

THY'nin uzun süre FETÖ tarafından yönlendirildiği bir sır değildir!

Adana'da iş adamlarına yönelik olarak yapılan FETÖ operasyonunda tutuklanan iş adamlarından Yağmur Akkülâh, kendisini, "Türk Hava Yolları da Türkçe Olimpiyatları'nın ana sponsoruydu... Diyanet İşleri Başkanlığı da parasını Bank Asya'ya göndermişti." diye savunmuştu. 

Türkçe Olimpiyatları'nda, Türkçe şarkı öğretilen öğrenciler öne çıkarılıyordu. Bu öğrencilerle konuşmaya çalışan gazeteciler, hiçbirinin Türkçe bilmediğini tespit etmişti. Yani FETÖ okulları, İngilizce dilinde öğretim veriyor ama Türkçe olimpiyatları düzenliyordu!

Peki Kocaeli'nde intihar eden adamın eşiyle konuşan gazeteciyi gözaltına alan, Rize'de tarihi ağacın kesilmesini haber yapan gazeteciyi emniyete çağıran irade, bu gerçekleri neden görmezden geliyor?

Altına sığındıkları çatı çöker diye mi korkuyorlar?

***

Aslında Türkiye'de ekonomik çatının uçmasının yapısal sebebi işte bu türdeki siyasi amaçlı ekonomik kararlardır.

Tayyip Erdoğan ise Amerikalı yatırımcılara hitap ederken, "24 Haziran seçimleriyle geçtiğimiz yeni yönetim sistemi, reform irademizi hayata geçirme noktasında elimizi güçlendirmiştir. Ülkemiz, artık bürokratik engellere takılmadan, eski sistemin kalıplarına mahkûm olmadan daha süratli ve etkili kararlar alabilecektir. Yeni yönetim sistemimiz, siyasi iradeye bunları en az dirençle, en az engelle uygulama imkânı veriyor. Bu dönem Türkiye'nin, içine kapanmak bir tarafa, dış dünya ile açılım sürecinin hızlandığı bir dönem olacaktır." dedi.

Zaten ABD şirketleri de muhalefetin ve Danıştay'ın engel çıkarmasından yakınıyordu. Ve zaten küresel şirketler, Türkiye'de sistem yerine tek bir kişi ile muhatap olmayı tercih eder.

Erdoğan, Amerikan şirketlerine yeniden taahhütte bulundu:

''Geçtiğimiz günlerde kabul ettiğim Türkiye'deki Amerikan firmalarının üst düzey yöneticilerine söylediğim bir hususu burada tekrarlamak istiyorum. Türkiye, serbest piyasa ekonomisinin kurallarından taviz vermeden, yatırım ortamını güçlendirmeye devam edecektir. Ülkemizin daha fazla doğrudan yatırım çekmesi için, uluslararası yatırımcıların ülkemizde güvenle ve daha çok yatırım yapmaları için gerekli yasal düzenlemeleri yapmayı sürdüreceğiz."

***

Madenleri, tarım arazilerini, suları, yaylaları, ormanları da yasa üzerine yasa çıkararak yabancı sermayeye açtılar ama bütün bunlar yetmedi... Türkiye'nin tapusu yabancılara teslim edilecek; öyle anlaşılıyor...

Peki Türkiye'ye teknoloji getiren yabancı sermaye var mı? Borsada oynuyorlar, alışveriş merkezi kuruyorlar, Torosların suyunu Türklere satıyorlar! Yerli ithalatçılar da tarım ve hayvancılığı yok ediyor. Hani nerede üretim ekonomisi? Büyük ölçüde yabancı sermayeye çalışan Türkiye'nin aç kalmaması mucize olur!

YORUM EKLE