GENÇ ADAM!

GENÇ ADAM!

ALEYHİME YAZI PAYLAŞMANI

TOYLUĞUNA VERİP, SANA KIZAMIYORUM!

Birilerini beni tanımadan, neleri niçin söylediklerimi anlayıp bilmeden sayfalarında kısır, nefsani ve suçlayıcı kelimelerle tenkide kalkışmalarını ve de birilerinin önüne atmalarını toyluklarına veriyor, kendilerine asla kızamıyorum. Çünkü onlar, ülkücü şehitlerimize en ağır küfürleri edip ''Türklüğü ayaklarımın altına aldım'' diyenlerle ittifak halinde olsalar da bizim gençlerimizdir, gelecekte gerçekleri görüp nadim olacaklardır.

Yanlışları ve ihanete varan politikaları hakkında siyâsi liderlere ve devlet yetkililerine yazdığım mektupları, beni tenkit edenlere verip ‘’şu mektubumu bir zahmet PTT’nin önünden geçerken postaya at’’ desem, inanınız ki mektubumda nelerin yazılı olduklarını tahmin ettiklerinden ellerine almaktan bile çekinirlerdi.

Türk milletinin kendi vatanında azınlığa düşmemesi, İslâm Dininin daha fazla tahrip edilmemesi ve devletin tüm kurumlarının daha fazla yıpratılmaması için AKP'nin gitmesi şart oldu.

Bizim mücâdelemiz milliyetçi Türkiye'yi kurana kadardır ve kurduktan sonra da sürecektir.

Mücâdelemiz, 15 Mayıs sabahı yeni gelenlere karşı da devam edecektir. Hatta, 15 Mayıs sonrası için yazılarım hazırlanmıştır bile.

Genç adam!

AKP'yi tahrip gücü çok büyük bir yıkım ekibi, CHP'yi ise etrafa taş atan, cam kıran, arabaları çizen küçük bir haylaz çocuk olarak düşünecek olursak.... Önce tahrip gücü çok yüksek olan felâket ekibini göndermek gerekmez mi?

İslâm Hukukunda, "Def'i mefasid celb-i menafiden evlâdır." şeklinde bir önemli madde vardır. Bu madde de, "Fesadı, fitneyi, büyük ihaneti ortadan kaldırmak, yararı gözetmekten daha önceliklidir." .

Genç adam!

Benim bir mücâdelem vardır ve bu yolda tek başıma yürüyorum. Bu mücâdelem günün 24 saati (kısa bir uyku hâriç) devam eder ki bu mücâdeleye yüreği, cesareti ve inancı yetecek insan sayısı son yıllarda yok denecek kadar azdır.

Son 21 yıl içinde yapılan öyle ahlâki ve mânevi tahribatlara şahit olduk ki, sizlerin baş tacı yaptığınız Liderleriniz bu tahribatları görmezden gelirlerken, ben ise bu tahribatlara karşı yiğitçe mücâdele eden bir ülkücüyüm dememe gerek yok, çünkü milleti adına ahlâki ve mânevi endişeleri olan on binlerce insanımız buna şahittirler.

Bizler Türk milliyetçileri olarak şu an, Türk milliyetçilerini toparlayıp emperyalizmin önüne muhkem surlar örecek olan TÜRKEŞ gibi bir liderden mahrumuz. Bu durum karşısında, Allah’ın Türk milletinin önüne beklediğimiz O’ lideri çıkartmasına kadar gönüllerimizdeki İslâm imanını ve genlerimizde her ana patlamaya hazır TÜRKLÜK MAĞMASINI soğutmadan muhafaza etmek durumundayız.

Bizim davamız olan ülkücü dava;

Bilgi, kültür ve duygu temelleri üzerinde yükselen bir fikir ve inanç sistemi olup, milli ve insani temeller üzerinde hayat bulan müstesna bir mefkuredir.

Biz ülkücüler;

Gönül ve hal ehli olup, Hak’ka esareti hürriyet bilip rütbe beklemeyen, dünyaya tenezzül edip ikbâl kovalamayan, evliyalar coğrafyası Anadolu’nun her taşına sevdalı, her karış toprağına vurgun ve Leylâsı vatan olan asil ve soylu insanlarız.

Sinan Ateş'in kahpece öldürülmesine sessiz kalanlar, sessiz kalanlarla beraber olup Sinan Ateş'in ruhunu sızlatanların bizleri tenkit etmeleri gayet normaldir.

14 Mayıs 2023

ORHAN KILIÇOĞLU

YORUM EKLE