Dünyaca ünlü Elhamra Sarayında, devleti ve milletinin geleceğini hiçe sayarak büyük bir israf ve debdebe içinde hayat süren İspanya- Granada Emiri Ebu Abdullah Muhammed, ülkesini hiç direnmeden 50 maddelik bir anlaşma ile '’Kirli İsabel'’e teslim ettikten sonra kaçarken, İspanyolların bugün "ARAB'IN AĞLADIĞI TEPE" ismini verdikleri yere gelir ve bu tepeden gecenin karanlığında bir ışık topu gibi göz kamaştıran muhteşem Elhamra Sarayı'na son kez bakarken gözyaşlarına hâkim olamaz ve hüngür hüngür ağlamaya başlar.
Bu durumu gören Emir Ebu Abdullah Muhammed’in annesi Ayşe Sultan, oğluna hitaben tarihe geçen aşağıdaki sözleri söyler;
"Ağlama Emir ağlama! Eğer zamanında zevki sefaya dalmayıp devletin için çalışıp, gerektiğinde erkek gibi savaşsaydın, şimdi kadınlar gibi ağlamazdın!"
İÇİMİZDEKİ BİR TAKIM CİDDİYETSİZ HERGELELERE DİYORUM Kİ;
‘’Bu vatanın ve bu milletin istiklâli ve istikbâli için mücâdele vermeyip sadece makam, torpil, tayin, rüşvet, servet, ün, etiket, vurgun, ihâle ve dünyalık peşinde koşmaya devam ederseniz, yarın Granada Emiri Ebu Abdullah Muhammed’den de beter olacaksınız. Çünkü Emir Ebu Abdullah Muhammed hiç olmazsa anası ve karısıyla birlikte kaçıyordu.
Bugün, milletin haklarını gasp ederek sırça köşklerde, yalı ve yatlarda sülâle boyu gününü gün eden siz hayat süren leşler! Biliniz ki yarın analarınızı ve karılarınızı yanınızda götürme şansınız olmayacağından, ''ırzını ve namusunu arkasında bırakıp kaçan birer şerefsiz'' olarak tarihe geçeceksiniz!’’
Bu yazımın hedefi;
Türklüğe hor bakıp, Türk'süz bir Anadolu yaratmak rüyasıyla müstevlilerle işbirliği içine girerek, Türk milletinin istiklâline, dini ve namusuna, orman ve akarsularına, milli varlıklarına ve dahası tüm mukaddes değerlerine ihanet edenlerdir.
Onlar ki,
Alçak, namussuz ve nankörün tekidirler!
Onlar ki,
Türk'ün himayesi sayesinde soyları bu güne kadar gelebilmişken, her fırsatta büyük bir kinle kuduz itler gibi Türk'e diş gösterirler!
Onlar ki,
Namus, şeref nedir bilmez, alçaklıkta sınır tanımayan, dünyalık en küçük bir kırtıla en mahremlerini dâhi pazara sürebilecek tiynette sütü ve mayası bozuk sergerdelerdir.
Ümitsiz olmayın!
Gevşemeyin ve asla yılmayın!
İmanınızı ve inadınızı zinde tutun!
Hain ve müstevli veledi alçakların tüm çabaları beyhudedir!
Anadolu'nun tapusu Türklere bizzat Allah tarafından kesilmiştir!
Bu tapı 9 Eylül 1922 de bir kez daha yenilenerek kıyamete kadar baki kılınmıştır!
Yiğit olun!
Delikanlı olun!
Yaşım 80 e birkaç yıl kaldı lâkin imanım ve inadımla ayaktayım!
Biz büyüklerinizi örnek alın ve sizler de imanınız ve inadınızla ayakta kalın ve direnin. Bugün kendilerinde otorite ve güç vehmedenlerin tamamı kartondan da zayıf tuvalet kağıdı çürüklüğünde birer korkaktırlar.
Yüce Allah Türk'ün yar ve yardımcısı olsun.