Emekli Tümamiral Cihat Yaycı, 25 Kasım 2021 tarihinde Peşmerge güçlerinin Kerkük'e gireceğini ve asayişin Peşmerge'ye devredileceğini duyurarak, "Binlerce yıllık Türk şehri Kerkük resmen işgal ediliyor. Hem de sessiz sedasız... Buna gönül dayanmaz…" dedi.
Türk Denizcilik ve Global Stratejiler sosyal medya hesabından bilgi paylaşan Yaycı, "Herkesi tepki göstermeye davet ediyorum. Devletin ilgili kurumlarını bütün Irak Türklerinin derneklerini, bu konuda itiraza ve seslerini duyurmaya çağırıyorum" dedi.
Yaycı'nın bu açıklaması üzerinden günler geçti, İktidardan veya Meclis'te grubu bulunan partilerden ses çıkmadı!
Irak Türkmen Cephesi eski başkanı ve Kerkük Milletvekili Erşat Salihi ise Peşmerge'nin yeniden Kerkük'e yerleşeceği bilgisini doğruladı ve "Kerkük'e Peşmerge'nin dönüşü, eski günlere döneceğimizin habercisidir. Kerkük'teki seçim sonuçları, Kerkük'ün demografik yapısının değişmesine vesile olmamalıdır. Bağdat hükümeti, Kerkük'ü siyasi çıkarlarına alet etmemelidir" mesajını yayınladı.
***
ABD'nin Irak'ı işgali sonrasına, Barzani ve Talabani'ye bağlı Peşmergeler, Kerkük'e doğru ilerlerken dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, ikili görüşmede "Musul ve Kerkük'ün Türk halkı için olağanüstü bir hassasiyeti var. Bu şehirlerde bir oldubitti meydana gelirse, Türk halkının tepkisi çok büyük olur. Hiçbir hükümet buna dayanamaz. O zaman da Türkiye tutulamaz..." demiş ABD Dışişleri Bakanı Powell ise "Size Bush yönetimi adına güvence veriyorum: Musul ve Kerkük'te Türkiye'yi endişelendirecek hiçbir durum kesinlikle ortaya çıkmayacaktır. ABD, bunun için elinden gelen bütün çabayı sarf edecektir. Bu kentlerin kontrolünü bizzat biz sağlayacağız." diye cevap vermişti.
Peşmerge Kerkük'e girmiş, mezar taşlarını tahrip etmiş tapu ve nüfus müdürlüklerindeki bütün evraka el koymuştu! Gerçi bu arşiv, Osmanlı arşivi olarak Türkiye'nin elinde de vardı.
ABD, Kerkük'ü Peşmergeye yağmalattırdı. Bölgede görev yapan gazeteciler, Kerkük'teki tapu ve nüfus dairelerinin yağmalanacağını iki gün önce Peşmergelerden öğrendiklerini söylüyordu.
Biz o tarihte, "Kuzey Irak'taki Türk askeri varlığının operasyonel niteliğinin bulunmadığını ise herkes biliyordu. Zaten çeşitli noktalara dağıtılmış durumdadırlar ve bırakın herhangi bir operasyon yapmayı, kendilerini korumaları bile büyük başarıdır! Çünkü etrafları ellerinde uzun menzilli Kanas silahları bulunan Peşmergeler tarafından sarılmıştır ve herhangi bir harekete girişmeleri halinde Amerikalıların Peşmergelere saldırı emri verecekleri açıktır..." diye uyarıda bulunmuştuk...
Buna rağmen Süleymaniye'deki Türk irtibat noktası basılarak Türk askerleri esir alınmıştı...
Böylece, ABD, İskenderun Limanı'nda bir Türk binbaşının kural dinlemeyen Amerikan askerlerini yere yatırarak emir gelene kadar yarım saat bekletmesine de misillleme yapmıştı.
***
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, gazeteci Sedat Sertoğlu'na ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell ile iki sayfalık-dokuz maddelik gizli bir anlaşma imzaladığını da itiraf etmişti.
Fakat o günden beri halk başka gündemlerle meşgul edildi. Türkiye'nin tapusunun yabancılara teslim edilmesinin önünü açan yasalar TBMM'den geçti.
Şimdi de halk, Bingöl'deki bir provokasyon ile uyutulmak isteniyor. Lütfü Türkkan hakkında açılan soruşturmada ise belki kasten hata yapılıyor. Fezleke talebinde "etkili eylem"den bahsediliyor. Kanunda böyle bir suç yok. Kasten yaralama var! Kanunsuz suç olmaz!
Halk bu tür uydurma tartışmalarla meşgul edilirken, Kerkük'ün işgaline sessiz kalınıyor...