ERZURUM’UN TEMEL TAŞI, DOĞUNUN ÜLKÜ GÜNEŞİ
Dava arkadaşımız,
Yiğit gönüldaşımız,
Yorgun ülküdaşımız,
Doğunun kilit taşlarından olan değerli Yâsin Hızarcı kardeşimiz, Erzurum’un güzel evlâdı, Dadaşların yüz akı bir mübarek insan.
12 Eylül zindanlarının kavi yürekli çilekeşi.
1990'lı yıllarda Ülkü Ocakları Doğu Bölge Sorumlusu.
Ruhunu İslâm'ın potasında eritip, beynini ve gönlünü Türklük şuuruyla yoğuran Erzurum'un bu müstesna ÜLKÜ DEVİ’Nİ iki yıl önce 2 Ocak 2022 Hakk’a uğurlamıştık.
ERZURUM’UN DADAŞI HACİ YÂSİN!
Erzurum'da ki;
İman bağımız
Güven dağımız.
Sohbet otağımız,
Gönül dergâhımız,
Muhkem kalemiz,
Aziziye tabyamız,
Yardım meleğimiz.
Yâsin gardaşım
Sen ki, yıllarca Dadaşlar diyarı, yiğitler harmanı Erzurum’un ÜLKÜ BURCUNDA üç hilâlli bayrağıyla Ulubatlı Hasan gibi dimdiktin.
Sen ki, Erzurum’a gelen taşralı her ülkücünün anası, babası, koruyanı kollayanı, eli ayağı idin.
Sen ki, el uzatıp yardım isteyene anaydın, babaydın, dertlilere derman, düşkünlere payandaydın.
Sen ki, umman genişliğindeki gönlünde herkese yer veren ve o muhteşem gönülde nice dertlileri ağırlayıp yaralarını saran, kesesi ve hanesi gariplere açık bir müstesna Dadaştın.
Sen ki, genlerindeki Türklük mağması her an volkanik patlamalara hazır yanar bir dağ gibiydin Palandökene inat.
Aniden,
Haber vermeden,
Zamansız firar ederek içimizi yaktın,
Ciğerimizi dağladın 50 yıllık ülküdaşım, can kardeşim, dert ortağım, sıkıntılı anlarımın teselli kaynağı YÂSİNİM BENİM.
Ölümünden beş altı gün önceki son telefon görüşmemizde;
‘’Orhan gardaş, çok yoruldum, en kısa zamanda gelip seni alarak birlikte seyahate çıkacağız, şöyle bir kafamızı dinlendirelim’’ demiştin.
Ben de sana;
‘’Yâsin gardaş, bu sefer Sinop, Ayancık, Amasra sahil şeridine gidelim’’ demiştim.
O günden sonra her gün gelip beni alacaksın diye halen daha sabırsızlıkla yolunu gözlüyorum. Sözünde durmadın can kardeşim, dert ortağım, haber vermeden bensiz bir yolculuğa çıktın, oldu mu?
Sen Erzurum’da bir muhkem kale, bir mübarek dosttun.
Trabzon’dan kimi göndermiş isem yardımını esirgemedin, sahip çıkıp kol kanat gerdin.
Selâmımızla geleni ağır misâfir olarak bağrına bastın.
Tanı tanıma, yedirip içirdin, işini görüp cebine harçlık koydun.
Taşradan gelen sayısız öğrenciye maddi ve mânevi yardımların oldu.
Ölmezden az evvel senden askerliği yanacak olan o zavallı gence yardım etmeni istemiştim. Sahip çıkıp sağ sâlim askerliğini bitirttin. İnsanlık âbidesi, gönlü umman, ülkücü davanın ‘’Uç Beyi’’ güzel kardeşim.
RUHUN ŞÂD, MEKÂNIN CENNET OLSUN ERZURUM’UN YİĞİT EVLÂDI, DOĞUNUN KİLİT TAŞI.