P.İÇE BABASI SORULMAZ!

P.içe baba sorulmaz!

P.iç için Türk kimliğinin bir kıymeti yoktur!

P.içe, bayraktan, İstiklâl Marşından da sual edilmez!

P.iç p.içtir, yüz bulursa her alçaklığı yapar, hatta .....nı bile satar!

Kimi p.iç, miting sonrası Türk bayrağını yere serip üzerine otururken, kimi p.iç de, İstiklâl Marşı okunurken, kendi gibi ahlâkasızlara şirin gözükmek için makamına rütbesine aldırmadan ya oturur, ya gezinir, ya da f.ahişeler gibi çiklet patlatırr!

Adı ve etiketi üstünde, adam P.İÇ!

P.içten, namussuz alçaklardan, bayrağa, Milli marşımıza, Andımız, dinimize, töre ve değerlerimize karşı saygı beklemek beyhudedir!

Hür ve bağımsız olmayan milletlerin bayrak ve İstiklâl Marşlarının olamayacağı gibi bu gibi milletlerin haysiyet, şeref, din ve namus gibi değerlerinin varlığından da söz edilemez.

‘’NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE’’ SÖZÜNE GELİNCE;

Şayet Türkler Anadolu’ya gelip, önce Selçuklu’yu, daha sonra Osmanlı İmparatorluğunu, nihayetinde ise hem Selçuklu’yu hem de Osmanlıyı içinde barındıran Türkiye Cumhuriyet Devletini kurmamış olsalardı;

Şu an bu topraklar üzerinde yaşayıp, Türk'ün bütün nimetlerinden, rütbe ve makamlarından istifade ettirildikleri halde; Türk'ün kimliğini, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bayrağını, üniter yapısını, İstiklâl Marşını, Andını ve dahası ‘’Ne mutlu Türk’üm Diyene’’ sözünü içine sindiremeyerek bu değerlerimize düşmanlık edenlerin gizlemeye çalıştıkları o iğrenç soyları bugünlere kadar gelebilir miydi hiç?

Şayet soyları bugünlere ulaşsa bile;

Namusları- gelinleri ve kızlarının iffet ve bekâretleri bugünkü gibi teminat altında mı olurdu, yoksa aşağıda Ozan Arif’in ifadesinde ki gibi mi olurdu?

İnciri dikerler senin ocağa,

Her gece verirler başka kucağa,

Karına karım dersin amma iş işten geçer!

M. Akif Ersoy’un yazmış olduğu İstiklal Marşı, Atatürk’ün söylediği ‘’Ne mutlu Türk’üm diyene’’ sözü; yalnız ve yalnız haysiyetini- şerefini- karısının ve kızının namusunu dert edinip düşünen asil ve soylu insanların iman dolu gönüllerinde yer edinip karşılık bulur.

Ş.erefsizlerin, soysuz sopsuz alçakların gönülleri çoraktır!

İğrenç beyinleri, kin, ihtiras ve intikam duygularıyla doludur!

Bu gibilerin namuslarını kıskanma duyguları ezelden beriye yoktur. Bu yüzdendir ki böylesi yaratıkların iğrenç gönüllerde vatan, bayrak ve İstiklâl Marşı sevgisine yer ve muhabbet yoktur!

İ.tin- K.öpeğin- Soysuzun- Nikâhsızın- Babaları meçhullerin;

Ne İstiklal Marşımızı söyleme ve ne de ‘’Ne mutlu Türk’üm Diyene’’ sözünü benimseme mecburiyetleri vardır! Ama bir şartla; bu vatanı derhal terk edecekler!

Onlar ancak, Allah göstermesin bu devlet işgâl edildiğinde, işgâl kuvvetlerinin karargâhlarından karıları ve kızlarının yükselen acı çığlıklarını duyduklarında uyanıp pişman olacaklar ve işte o zaman, Ozan Arif’in ‘’İnciri dikerler senin ocağa / Her gece verirler başka kucağa / Karına karım dersin amma iş işten geçer’’ sözleriyle neyi anlatmak istediğinin sırrına erecekler lâkin vakit çok geç olacak!

Karıları ve kızlarının düşman askerlerinin karargâh çadırlarından yükselen çığlık sesleri adeta siren seslerine dönüşecek ve işte o zaman bir Mustafa Kemâl arayacaklar ve belki de son sözleri; ‘’NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE’’ olacak. Olacak olmasına da karıları, kızları da o an yabancı asker çadırlarında olacak!

ORHAN KILIÇOĞLU

YORUM EKLE