Türkiye’nin tapusunu istiyorlar ve ikiz yasalar, Doğrudan Yabancı Yatırımlar Yasası,
Hazine arazilerinin yabancılara satışını öngören yasal değişiklikler diye diye, toprak satın
almaya başladılar.
Sevr haritaları ortada dolaşıyor. Siyasi haritalar sadece CNN’de veya Avrupa basınında
yayınlanmakla kalmıyor, artık resmen Türkiye’nin bir kısmı üzerinde hak iddia ediyorlar...
Aslında, Türkiye’ye yönelik bu faaliyetleri düzenleyenler iyi bilir ki, siyasi coğrafyayı tayin
etmek gibi büyük işler yapanlar ayrı ayrı ihtiras sahibi enerjik bireyler değil, enerji direniş
seviyesi adı verilen ortak ruhtur.
Avrupa ve ABD ruhunu kaybetmiştir ama Türklük, üzerine fazla gelinirse, Avrupa’nın da
dünyanın da haritasını yeniden çizecek enerjiye sahiptir.
“Dünya Baba Toprakların Kurtarma Komitesi” adlı bir örgüt kurdurarak Sevr haritası
dağıtan, Pontus TV kurmaya kalkışan Yunanlılar da babalarının Anadolu’da ne hale
düştüğünü iyi hatırlar...
Sadece Yunanlı değil, bütün dünya Atatürk’ün şu sözlerinin ne anlama geldiğini bilir: “Bu
memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek
tecellisine sahne oldu.
Bu sahne, en az 7 bin senelik bir Türk beşiğidir.
Beşik, tabiatın rüzgarlarıyla sallandı; beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurlarıyla yıkandı.
O çocuk, tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu;
sonra onlara alıştı; onları tabiatın babası tanıdı; onların oğlu oldu.
Bir gün, o tabiat çocuğu, tabiat oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu... Türk
budur...
Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan bir güneştir...”
İstanbul’u fethetmeye Rumelihisarı’nı inşa ederek başlayan Fatih’e inat, hisarın hemen
üstüne Robert Kolej’i kuran ve Osmanlı’yı çökertme operasyonunu buradan idare eden
ABD, 1 milyar dolar harcayarak İstinye sırtlarına da sözde konsolosluk binası dikti...
Milli Eğitim’i yıllar önce ele geçirdiklerini biliyoruz! Türk Milli Eğitimi, 1949 yılında ABD ile
imzalanmış bir gizli anlaşma ile rayından çıkmıştır. Ama, dikkat ederseniz, o tarihten beri
Atatürkçülük ticareti ile geçinenler, bu durumu milletten saklamıştır.
Tıpkı bugünkü gibi... Edelman’ın gelişindeki sırrı sakladıkları gibi...
İşte o kadrolar, “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli yüksek Türk kültürüdür” diyen Atatürk’ün
anlam kazandırdığı istiklal, vatan, millet, milliyetçilik gibi kavramlara bile düşmanlık yaptı.
Ayrıca gericilik sadece Doğu’dan değil, asıl Batı’dan geliyordu ve gerçek tehdit buydu.
Yabancı tarikatlar ve cemiyetler Atatürkçülük, laik cumhuriyetçilik kalkanını kullanarak
devletin içine kozasını örmüştü...
Ve tabii ki Milli Eğitimin ve üniversitelerin içindedirler. Yine Türk tarihini ve edebiyatını
değiştirmek, Türk çocuğunun zihin haritasını yok etmek demektir.
TÜSİAD’ın elinde başka bir zihin haritası var ki, tarih,coğrafya ve felsefe kitapları
yazdırmaya kalkışıyor.
Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli yüksek Türk kültürüdür ve takip ettiği ana siyaset “Yurtta
barış, cihanda barış”tır.
Ancak, misyoner okullarında Ermeni, Rum, Bulgar ve Arap isyancı yetiştirerek Osmanlı’yı
çökerttikten sonra, daha gelişmiş yöntemlerle ve Kürt isyancı yetiştirerek Türkiye’yi de
çözebileceklerini sanan Batılı veya Doğulu kim varsa bilmeli ki, Türk Milleti, Tanrıkut
Mete’nin, Atilla’nın, Bilge Kağan’ın, Cengiz Han’ın, Kanuni Sultan Süleyman’ın çizdiği
haritaların daha büyüğünü çizmekten aciz değildir.
Çökertmek için ister siyasi, ister zihni, isterse genetik harita çizsinler; Türkler’in de çizeceği
haritalar var...
Zaman haritası gibi, enerji haritası gibi, düşünce haritası gibi...
Esasen, büyük haritayı Atatürk çizmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti, o haritanın çekirdeğidir sadece...
Bütün bu zorlamalar, Türk beşiğini sallama girişimleri, yer kürenin asabına yeniden Türk
nabzındaki ahengi vermeyi hızlandırmaktan başka bir işe yaramayacaktır...
Mehmetçik şayet Irak’a giderse, yapacağı budur...