Vacip mi yoksa nesli yok etmek mi?

Aşılama oranında yüzde 53.1 ile yüksek riskli iller arasında kabul edilen Şanlıurfa'da "dini ikna timi" kurulduğuna dair Demirören Haber Ajansı'nın bir haberi var.

Haber şöyle: "Şanlıurfa Valiliği koordinasyonunda, sağlık teşkilatı, güvenlik birimleri, kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşlarının aşılanma oranını yükseltmeye yönelik çabalara bir destek de Şanlıurfa'da yaşayan kanaat önderlerinden geldi. Şanlıurfa'da farklı eğitim merkezlerinde görev yapan dört isim, koronavirüs salgınını önlemeye yönelik dünya çapında kabul gören en önemli tedbirin aşı olduğunu, genel kabul gören bu tedbire uymanın ise tüm Müslümanlar için vacip hükmünde olduğunu söylediler.

Salgın hastalıklarla mücadele, tedbir, tedavi, kendini ve topluma koruma hususunu Kur'an hükümleri ve Hz. Peygamber'in hadisleriyle değerlendiren dört isim, aşı olmayanların başkalarının hayatını da riske atması nedeniyle büyük vebal altına girdiklerini anlattı."

***

Haberde "farklı eğitim merkezlerinde görev yapan dört isim" denildiğine göre bu kişiler, "mele" kadrosundan olmalı!

Aşı denildiği zaman, bu bir devlet işidir, din adamlarının veya tarikat mensuplarının ABD'de olduğu gibi devlet işine karıştırılması, laikliğin sonu demektir!

Diğer taraftan genetik yapıyı değiştiren bir sıvının insanlara zerk edilmesi için Kur'an'dan veya sünnetten hiçbir hüküm çıkarılamaz ama aksine hükümler vardır.

Mesela Bakara Suresi'nin 205-206'ncı ayetleri şöyledir:

204: İnsanlardan kimi de vardır ki, dünya hayatı hakkındaki sözü seni imrendirir ve o, kalbindekine Allah'ı şahit tutar. Oysa o, İslâm düşmanlarının en azılısıdır.

205: İş başına geçtiğinde yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak, ekini ve nesli yok etmek için didinir. Allah da bozgunculuğu sevmez.

206: Ona, "Allah'tan kork!" denildiği zaman da gururu kendisini daha çok günaha iter. Cehennem de onun hakkından gelir. O, gerçekten ne kötü yataktır.

***

Ekin, GDO'lu gıdalarla bozulurken itiraz etmeyen, kısır tohum üretilirken mübarek ağzını açmayanların; üretenlerin bile "genetik terapidir" dediği bir sıvıyı, hiçbir bilimsel veri veya dayanak göstermeden "dünya genelinde kabul görüyor" gerekçesiyle tavsiye etmesi, Kur'an'dan bu iş için hüküm çıkarmaya çalışması, bulamayınca hadislere sığınması, hatta "vaciptir" demesi, İslam dini açısından de devlet açısından da büyük bir skandaldır.

Bu dayatmaların dünya genelinde kabul gördüğü iddiası doğru değildir ama bir uygulamanın çoğunluk tarafından kabul görmesi, İslam açısından bir değer taşımaz.

Kur'an'ın bu konudaki hükmü şöyledir:

"Yeryüzünde bulunanların çoğu, kendilerine uyarsan, seni Allah yolundan saptırır. Çünkü onlar zandan başka bir şeye tâbi olmuyor ve temelsiz bir tahminden başka bir şeye de dayanmıyor." (Enam 116)

***

Tekrar olacak ama Facebook'un yayından kaldırdığı yazımdan bir bölümü hatırlatmak zorundayım:

İrlandalı mikrobiyoloji uzmanı Dr. Marcus de Brun"RNA aşıları, (Pfizer ve Moderna) hücre içinde virüs fabrikası gibi çalışır ve virüs yükünü hücre dışı sıvıya ve kana karıştırır. DNA aşıları (Astra Zeneca ve Johnson and Johnson) ise hücrelerin çekirdeğine girdiğinden kendi DNA'mız gibi işlem görür ve potansiyel olarak kanser dahil olmak üzere mutasyonlara neden olma riski taşır.

İlaç firmaları, bu yöntemle sadece insan hücrelerine değil tüm türlerin hücrelerine geri dönülmez bir müdahalede bulunuyor ve doğadaki tüm canlıları dönüştürmüş oluyor." diyor.

Toparlarsak, ekini, nesli bozmak büyük bir günah, buna Kur'an'dan, sünnetten olmayan hüküm çıkarmak başka büyük bir günahtır; vebal altına girmektir!

YORUM EKLE