Türkiye Katarlı askerî öğrencilere tıp ve sağlık eğitiminin sınavlı mı sınavsız mı olacağını tartışırken, "manyetik etki alanına sahip maddelerden oluşan sıvılar" Mehmetçiklere de uygulanmaya başlandı! İlkgül adlı Twitter kullanıcısı, "Çok sayıda askerden bilgi alıyorum; deneme aşamasındaki aşıları zorla askere yapamazsınız! Bu suçtur! Biz evlatlarımızı vatana hizmet için size emanet ettik; küresel çetenin deneği olsun diye değil!" diye yazdı...
Ordunun tamamı, aşılardan sonra hastalanır veya her askerin beyninde bulunacak o manyetik parçacıkların elektromanyetik dalgalarla kontrolü sağlanırsa vatan savunmasını kim yapacak?
Burada "parçacık" tabirine dikkat lütfen! Bill Gates, "parçacık" tabirini kullanıyordu; Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Ateş Kara da…
Şimdi "İkinci Türk aşısı" da "parçacık" tabiriyle açıklanıyor! Ve bu aşıyı dünyada başka hiçbir ülkenin yapamayacağı söyleniyor! Çok garip ve bilim dışı bir iddia!
***
Katarla imzalanan askerî sağlık alanındaki iş birliği protokolünde "Misafir öğrenciler, kabul eden tarafın mevzuatına ve imkânlarına uygun olarak seçilir" deniliyor. Türkiye'de mevzuat, yabancı öğrencilerin özel üniversitelere, lise diplomasıyla sınavsız alınmalarına izin veriyor. Birçok özel üniversite bunu yapıyor zaten… Devlet üniversiteleri ise "Yabancı Öğrenci Sınavı"na göre öğrenci alıyor!
Yabancı öğrencilere bu haklar tanınırken, Türkiye'de en iyi üniversitelerden birini kazanan gençlere engelli koşu yaptırılıyor.
Yüksek puanla öğrenci alan Boğaziçi Üniversitesi'nde rektör atamasını protesto eden öğrencilerin bazılarının bursunun kesilmesi, bir öğrencinin açtığı davada 'yürütmeyi durdurma' kararı verilmesi, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun "Bursu kesilen öğrenci bize başvursun. İBB de bir devlet kurumudur" diye garanti vermesi, bu engelli koşunun sadece bir örneğidir!
***
Kendi üniversite öğrencisine böyle davranan Türkiye'nin Sağlık Bakanı da "Salgın süresince salgından yaklaşık 50 bin insanımızı kaybettik. Salgın sebebiyle ertelenen sağlık hizmetleri sebebiyle yaşadığımız kayıp ise bundan çok daha büyük" itirafında bulundu ve "Örneğin, kalp krizine bağlı ölümler yüzde 10'dan fazla artış gösterdi. Bu durumun temel sebebi salgın döneminde sağlık hizmetine ulaşımın yavaşlaması ya da salgın dışındaki sebeplerden hastanelere gitmekten imtina edilmesidir." dedi.
Bir örnek de ben vereyim:
Uzun süreden beri yazıştığımız bir okurum, korona tedavisi görürken, karnının sağ alt tarafında çok keskin bir ağrı hissettiğini, 12 gün içinde, dört doktorun, ağrıyı koronaya bağladığını ama fiziki muayeneye yanaşmadığını, beşinci doktorun ise ısrar üzerine fiziki muayene sonunda apandisitten şüphelendiğini ve hocasını çağırdığını, hocanın da apandisit tanısı koyduğunu ve hemen ameliyata alındığını yazdı..
Hasta, yine de "Çok şanslıyım ki apandisit patlamamış. Vücut ender olarak bazı durumlarda apandisiti yağ dokusu ile kaplayarak patlamasını engelliyormuş. Ama o kadar uzun süre fark edilmeyen apandisit çok yoğun şekilde iltihaplandığı için ameliyatta alamamışlar, ikinci ameliyatı olacağım... Ben ısrar etmesem hâlâ kovid tedavisi uygulanacaktı. Kanımdaki yüksek enfeksiyona da kovid deyip geçtiler ama sebebi apandisitmiş. Teşhisimi koyan altıncı doktorun 'Çok şanslısın, apandisitin patlasaymış ki bugüne kadar kimse fark etmemiş; seni öldürürdü ve adı 'kovidden öldü' olurdu' sözlerini unutmayacağım" diyor.
***
Biz "Mehmetçiklere bulaşmayın" derken Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, çocuklara koronavirüs aşısı yapılması konusunda "Genç erişkinlerde elimizdeki aşıların dozunun fazla gelebileceği ile ilgili görüşler olduğu için, onların güvenlik verileri değerlendirilip belki doz azaltılması düşünülebilir" dedi.
Hamile kadınları aşılıyorlar ama! Daha ana karnındayken, insana manyetik maddeler veriyorlar! Bu gidişin sonu iyi değil!