İyi değilim bu aralar…
Mazgallara kola dökerek yaptığım büyük eylemden sonra memleketimde törenlerle kola fabrikası açıldığını görünce psikolojim bozulmuştu…
Bi ara toplamıştım kendimi… Dâvâm için gerekirse güneşte amele gibi yanacak ama o Yahudi malı güneş kremini orama burama sürmeyecektim… Deterjan yerine Arap sabunu kullanacaktım… Hazır çorbayı ağzıma sürmeyerek Siyonizm'i ayaklarımın altına alacaktım…
Ardından petrol ticaretini öğrenince yıkıldım resmen… Mücadeleyi bıraktım mı? Bırakmadım tabii ama kalbimde bir ufak kırıklık oluşmadı dersem yalan olur…
***
Amerikalılar konusu kafamı çok karıştırıyor… Öyle bir hava esiyor ki, medyanın gazına gelip, tam balta-nacak eşliğinde Pasifik'ten çıkarma yapacağımızı zannederken, bir anda 'hiç olmadığımız kadar yakın' olduğumuzu okuyorum, şaşırıyorum…
'Türk Lirası korkusuna kapılmış ABD' haberlerini inceledikçe rahatlıyor, onların nasıl diz çöktüğünü gördükçe gururlanıyorum… Trumph'ı, harfler benziyor diye 'turp' yapıp dişleyerek ağır mesajlar veren vatandaşımıza şahit oldukça göğsüm kabarıyor…
Tam havaya giriyorum, sonra birden bire ABD'den ithal pirincin vergisini yükseltirken Pirinçlik'in ve de İncirlik'in neden kapatılmadığını dert ediyorum… Ardından protesto için kendimi vergisi yüzde 140'a çıkarılmış olan ABD menşeli alkollü içkiler yerine ucuz yerli ispirtoya veriyorum…
'Stratejik ortak', 'hiç olmadığımız kadar yakın dost', 'PKK'yı silahlandıran düşman', 'İsrail'in koruyucusu emperyalist' gibi git geller yaşıyorum ispirtoyu çektikçe… Hayal kırıklığımı ve ümidim, kızgınlığım ve aşkım birbirine geçtikçe "Bir daha denesem mi? Elimde çiçekle kapıyı tıklasam mı?" diyorum ama aklıma o dizeler geliyor, tedirgin oluyorum:
"Yanlış mı aklımda kalmış acaba / Muhabbet sokağı numara doksan / Boşa mı gidecek bu kadar çaba / İçim ürperiyor ya evde yoksan…"
***
Resmi Gazete'de son olarak yayımlanan karardaki ABD'den ithal manikür ve pedikür malzemelerine yüzde 60 vergi konulması muazzam bir şey… Halkımızın, Amerikan malı manikür ve pedikür malzemesi kullanmayarak ABD ekonomisine ağır darbe vuracağından hiç şüphem yok…
Bundan sonrasını artık onlar düşünsün düşünmesine de 11 milyar Dolarlık Boeing siparişimizi neden iptal etmediğimizi kafam bir türlü almıyor… İşte o zaman da yine vergisini yüzde 60'a çıkardığımız ABD malı 'yaprak tütün ve tütün döküntüleri' yerine mısır püskülü sarıp, derin derin ciğerlerime çekiyorum…
***
Neyse ki Almanya biraz hizaya geldi… Topraklarında bizi konuşturmayıp, PKK'ya yer verince çok kızmıştık… Galiba hatasını anladı…
O yüzden boykotu kaldırıyorum… Ve daha önceki yaptırımlarımı iptal ediyorum… Söz: Dr. Oetker'in doktorluk lisansını iptal etmeyeceğim, emeklilik hakları kendisine tekrar verilecek… Seçim akşamları turlar Mercedes'lerle, Ford'larla, BMW'lerle, Audi'lerle, Wolksvagen'lerle, Skoda'larla atılacak... Braun'a kapılarımız sonuna kadar açılacak, oraya buraya Nivea sürülebilecek...
Adidas giyen yağlı kurşunlara gelmeyecek, Bayer marka ilaçlardan şifa aranacak… Siemens kullanan asla çarpılmayacak… Deutsche Bank "Açlıktan ölüyoruz" diye kapımıza düşerse 'dost ve kardeş banka' muamelesi görecek… Dünya kupalarında Almanya tutulmaya devam edecek ve hepsinden önemlisi bundan sonra hangi savaşta olursak olalım Almanya yenildi diye biz de yine kendimizi yenilmiş sayacağız!..
Bu arada Hollanda'yla da arayı düzeltmek lâzım… Onlara kızgınlıkla sokaklarda kameralar karşısında az portakal hacamat etmedik hani… Bizim her şarta uyum sağlama üstadı kıvrak gazetecilerimiz ve de aydınlarımız için Amsterdam hukukuna göre evlenme izni verirseler neden olmasın…
***
Yazımın başında her ne kadar "İyi değilim bu aralar" dediysem de hepten ümitsiz değilim… Parası döviz cinsinden zaten ödenmiş Iphone'a mermi yağdıran, balyozla girişen, tamamen yerli ve millî hakiki Çengelköy hıyarlarını gördükçe gelecekten ümitleniyor insan… Ayrıca Samsung'u Osmanlı sikkeleriyle ithal ettiğimiz için bir nebze de olsa rahatlıyorum…