İBRETLE OKUYUN LÂNETLE BİTİRİN!
Bursa- Balıkesir- Manisa- Aydın.
Bu 5 İlimizdeki hazine arâzileri Suriyelilere tahsis edilerek yurdumuzda kalıcı hale getirilecekmiş.
İstiklâl Savaşı’nın zaferle bitmesinin beklenildiği günlerdi.
1922’nin Ramazan’ında Yahya Kemal’in aşağıda okuyacak olduğunuz mısraları bir mahya olarak yazılıp Süleymaniye Camiinin minâreleri arasına asılmıştı;
‘’Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın,
Galip et, çünkü bu son ordusudur İslâm'ın’’
Süleymaniye Câmiinin önünden gelip geçen insanlar mahyada yazılı olan dua mahiyetimdeki bu sözü okuduktan sonra, bir Fâtiha okuyup Âmin derlerdi.
Bugün de işgâl edilmişiz, bu sefer düşman karşımızda değil. Bu sefer düşman, sureti haktan gözükerek en mahrem ve en müstahkem mevkilerimize kadar sızmışlar.
Yine Süleymaniye Câmiinin minareleri arasına yeni bir mahya asarak üzerine;
''Ya Rab! Müstahkem mevkilerimize sızan hainleri gahret,
Bu millet yine Mâide ayet 54 de övdüğün o temiz millet'' diye yazmanın zamanı tam zamanı.
Şimdi bize ne oldu ki;
Hayrımıza yapılan dualara bile YÜREKTEN VE İHLÂS İLE âmin diyebilecek mecâlimiz bile yok!
Ağla Türk,
Ağlama zamanındır.
Ağla ki, yanaklarını ıslatan gözyaşların seni bu uyuşukluktan kurtarsın!
Geleceğin yok,
Çünkü iddian yok,
Bâri sadece ''KIZ'' torunlarını düşün,
Düşün de bu seni daldığın gafletten kurtarsın!
Sen böyle değildin,
Bir zamanlar cihan sana dar geliyordu,
Şimdi Anadolu'ya sahip çıkmaktan acizsin,
Titre, aslına dön de namusun kurtulsun!
Seni, bu zavallı halinden seçip Ankara'ya gönderdiğin ''ne oldum delisi, meselesiz çilesiz acizler'' değil, seni bu içler acısı halinden ancak senin inadın, gayretin ve imanın kurtarır!
Girerse düşman yurduna;
Önce dokunur senin karına,
Sonra mukaddes Kur'an'ına!
EY TÜRK!
Şayet sen bir titrer isen;
Vatanına kıyanların halleri nice olur bir düşün.
Sen, sadece bir kere titrediğinde bil ki;
Genlerindeki mevcut Türklük mağması ısınıp harekete geçerek, hainlerin, işbirlikçilerin, soysuz- sopsuzların ve içimizde mevzilenmiş olan ‘’Etnik çete mensuplarının’’ üzerilerine akarak her birini Vezüv Yanar Dağının kızgın lâvlarıyla taşlaşan Pompe’nin sapıklarının durumlarına çevirecektir, bundan en küçük bir şüphen olmasın!
Bu titreyiş, Türk’e has milli ve mânevi değerlere karşı duyulan muhabbetin gönüllerde yaktığı aşk ateşinin hücrelerde meydana getirdiği volkanik patlamalar olup, asil ve soylu insanlara mahsus bir infilakın ve muhteşem bir cezbenin tezahürüdür.
Ne kadar paylaşırsak;
Vatanımıza, ırzımıza ve namusumuza o kadar çok sahip çıkmış oluruz.
Değerli dostlarım, ülkücü gönüldaşlarım,
Fesbuk sayfamın akışını bir hayli yavaşlattı.
Bu yüzden okunma sayım çok alt seviyeler geriledi.
Yazılarımı, Giriş sayfasındaki ''HİKÂYE'' bölümünden takip edebilirsiniz.