Çocukluğunda "10 Kasımlarda genelevler açık mıydı?" diye hatırlamadığını söyleyen gazeteci geçinen biri var ya, işte o herif ne kadar aşağılık olursa olsun, kendisine yazı yazdıranlardan bir tık üstte... Ona şimdi bulunduğu zemini sağlayanların ahlâkî ve ideolojik zeminleri hiç yok da ondan...
Türk milliyetçileri bu kopuğu hiç sevmez, çünkü o da Türk milliyetçilerini ve milliyetçiliği sevmez... Türk milliyetçilerine karşı nefreti öylesine büyüktür ki, Nazilerin ünlü isimlerinden Rudolf Hess intihar ettiğinde bütün Türk milliyetçilerine başsağlığı dileyecek kadar hassasiyet göstermiştir!..
***
Güç sahipleri, muktedirler ve paralılar arasında kucak dansıyla bir ömür geçirdiği için solcular da kendisini hiç sevmez... Bu konuda yazılanlardan dev bir külliyat çıkar...
Hakkında yazılan şu satırlar bir sosyalistindir: "Her koşulda yaşamını sürdüren mikroorganizmaların insan kılığına bürünmüş hali olarak, hiç bir düşünce, karşı çıkış, değişen ortam onu "öldüremez". Yaşaması, egemenlerin eteğine sıkı sıkı sarılmasıyla mümkün olmuştur. Sivil ya da asker fark etmez, kim güçlüyse onun yanında saf tutar. Kim mağdursa ona çullanır..."
Ya da şunlar: "Moris Fahri'nin Yabanda Yolculuk adlı çok güzel romanında anlatıcı, roman kahramanlarından birinden şu cümlelerle söz eder: 'Hiç kıç yalamazdı. Namuslu olduğundan değil. Yanlış kıçı yalarım korkusundan'...
Böyleleri de var. Bu tipler, kıç yalama konusunda "yanlış" kişilerinkini yalarım deyip kararsız kaldıklarından, namuslu kişi bile sanılırlar bu yüzden. Bu konuda asla kararsız kalanlardan olmamıştır. Kiminkini yalayacağı konusunda şaşmaz bir pusulası vardır ki, hiç bir denizde rotasız kalmaz. Pislik denizinde yüzmekten keyif alan tek adamdır..."
***
Liberaller de çoktan kucaklarından atmışlardı bunu... Ya Atatürkçüler? Onların nefreti herkesten fazla... Ne Ali Tatar'a uzanmış o çatal dili unutmaları mümkün, ne 'çakma gaziler' aşağılamasını, ne de tahtakuruları zırvalarını...
'Adaletle hükmetme' gücü bir gün ellerine geçerse en önce bu herif gibileri sanık sandalyesine oturtacaklarından hiç şüphe geriye yok...
***
Sahip çıkma adına geriye sadece geniş sindirim sistemli pop-İslâmcılar kalıyor... Onlarda da maşallah mide değil işkembe var!.. O yüzden ne de güzel sahip çıkıyorlar, kürsü veriyorlar altına... Ne de olsa yedi sülalesine küfür yemek pahasına da olsa, ağır sövüyor, başta laikler olmak üzere, ona, buna, şuna, herkese...
Mezhebinin sınırları olmadığı için, yediği hakaretleri, efendileri gözünde bir artıya dönüştüğü için kâr sayıyor!..
Aslında bu herifin varlığı pop-İslâmcıların rezilliğini tescilden başka bir şey değil... Anasol-M hükûmeti döneminde 'şeriatçılara karşı' rejimin yanında kendini yırtıyordu neredeyse... Cumhuriyet'i yıkacak olanlar onu karşılarında bulacaktı meselâ!..
Hadi geçtik bunları, onun Merve Kavakçı için yazdıklarını günümüzün pop-İslâmcıları nereleriyle sindirdiler acaba? Merve Kavakçı, başörtüsü yüzünden Meclis'ten kovulmuştu ve bizim mücahitlere göre ümmetin namusuydu sözde!..
İşte o 'ümmetin namusu'na nasıl da hakaretler döşemişti bu herif? Merve'nin parmak arası terlik ve çıplak ayakları üzerinden Müslümanlara yönelik fantezi iftiralarını nasıl yiyip yalıyor pop-İslâmcılar?
Şimdi ona söz verip, kürsü verip, kalem verip, yaptıkları işin adı nedir acaba? Merve Kavakçı bacılarıydı, öğrenim ve çalışma hakkı ellerinden alınmış mağdurların bir anlamda sembolü değil miydi?
Eeee şimdi bu çelişkinin izahı ne? Herhalde bu sorunun cevabı, "10 Kasımlarda genelevler açık mıydı?" sorusunun cevabından daha önemli!..
Bu bir çürümüşlük ispatından ve itirafından başka bir şey değildir... Karşıdakilere iyi sövüyor diye girişilen bu 'karakter yoksunu aşağılık koalisyon', pop-İslâmcılığın yuvarlandığı, yuvarlanırken dine ve dindara ait değerleri de kemirdiği derin bir çukurdur...
Çıplak ayakları üzerinden fantezi kurulan 'bacı namusu'nun sindirilmesi de ancak o derin çukurla mümkündür!..