Sosyal medyada orman kanunları!

Türkiye'de siyasi iktidar, sosyal medya kuruluşlarına yönelik yasal düzenleme yapmaya çalışırken "demokrasinin beşiği" diye övünen İngiltere'nin parlamentosu da, "koronavirüs salgını sırasında, sahte tedavi yöntemleri, 5G teknolojisi gibi konularda yanlış bilgilendirme yapıldığını" öne sürerek hükümetin sonbahara kadar vaat ettiği yasa taslağını yayınlama çağrısı yaptı.

İngiltere Parlamentosu'nun Dijital, Kültür, Medya ve Spor Komitesi raporunda, teknoloji şirketlerinin kendi kurallarını kendilerinin belirlemelerine izin verilmemesi gerektiği öne sürülürken "İnternette Zararlı İçerik Belgesi"nde belirlenen tavsiyelerin yasal düzenlemeye geçirilmesi çağrısı da yapıldı.

* * *

BBC'nin haberine göre, Facebook konuyla ilgili yaptığı açıklamada "Zarar verici hatalı bilgilere izin vermiyoruz ve sahte tedavi, koronavirüsün var olmadığı, buna 5G'nin sebep olduğu ya da sosyal mesafenin etkisinin olmadığı gibi iddiaları içeren yüz binlerce gönderiyi kaldırdık. Covid-19 hakkında yayımlanmış yaklaşık 90 milyon içeriğe de uyarı etiketleri koyduk." dedi.

YouTube açıklamasında ise "Hatalı bilgilerin yayılmasına ilişkin net politikalarımız var ve platform üzerindeki içeriğin İngiltere Ulusal Sağlık Hizmetleri ve Dünya Sağlık Örgütü tavsiyelerine uygun olmasını sağlayacak politikalarımızı da güncelledik." denildi.

Twitter da BBC'ye, "kamuoyundaki tartışmaların sağlığını korumanın" öncelikleri olduğunu ve bunu da "yetkili makamların kamu sağlığı konusunda sağladıkları bilgileri esas alarak" yaptıklarını bildirdi.

İngiltere Parlamentosu'nun Dijital, Kültür, Medya ve Spor Komitesi Başkanı Julian Knight, aşı karşıtı komplo teorilerinin, uygun önleyici tedavinin geliştirilmesinin ardından Covid-19'la mücadele çabalarına zarar verebileceği kaygılarını dile getirdi.

Knight, sosyal medya şirketlerinin "bu konularda tarafsız olmamalarını" istedi!

Raporda, hükümetin kendi bünyesinde "Karşı Dezenformasyon Birimi"ni kurması da geç kalınmış bir adım olarak gösterildi!

* * *

Twitter ise başka bir açıklama daha yaptı ve "Derin devlet Donald Trump'ı tasfiye etmeye çalışıyor" mesajlarının komplo teorisi olduğunu, bu teoriyi savunan binlerce hesabın kapatılacağını, bu yöndeki mesajların paylaşılmasını engellemek için çok sayıda İnternet hesabının bloke edileceğini bildirdi. 

QAnon denilen teoriyle ilgili tweet atarken platformun ilkelerini çiğnediği belirlenen hesaplar sürekli olarak kapatılacak.

Bu kararlardan dünya çapında 150 bin hesabın etkilenmesi bekleniyor.

BBC'ye göre, QAnon teorisinin takipçileri, "derin devlet diye tanımladıkları vatan hainlerinin, Donald Trump'a komplo düzenlediğine" inanıyor ve bu yöndeki yayınlar, önceleri marjinal bir grup içinde yayılırken giderek sosyal medya üzerinden ana akımı da etkilemeye başladı. QAnon takipçilerinin ayrıca internet üzerinden yayılan bir ABD mobilya şirketinin çocuk ticareti yaptığı yolundaki iddiaları da gündeme getirdiği, bu haberlerin sahte olduğu belirtiliyor!

* * *

Bütün bu gelişmelerden ne anlaşılıyor? Türkiye'de siyasi iktidarın önceliği, sosyal medyada kendisine yönelik eleştirileri frenlemek... Almanya ise Nazi örgütlerini bahane ederek sosyal medya sansürünü yasal hale getirmişti.

İngiltere Parlamentosu'nun Dijital, Kültür, Medya ve Spor Komitesi'nin derdi de koronavirüs ve 5 G konusunda, Dünya Sağlık Teşkilatı ve İngiliz Sağlık Sistemi'nin tavsiyelerine karşı çıkanları sansür etmek!

Twitter, Faceebook ve Youtube gibi küresel şirketler ise bu yönde sansür yaptıklarını açıklıyor.

Peki ama gerek hükümetler gerekse küresel şirketler veya organizasyonlar, koronavirüs, 5 G veya ABD Başkanı'na komplo kurulup kurulmadığı gibi konularda ifade edilen görüşleri, hangi hukuka dayanarak "komplo teorisi" diye nitelendirme yetkisini kendilerinde buluyor?

Böyle bir hukuk yok! Bu açıklamalar, küresel şirketlerin orman kanunu uyguladıklarını gösteriyor.

YORUM EKLE