Anadolu Ajansı, Lübnan Mülteci İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Muin el-Merabi ile görüştü.
Esad, İran ve Hizbullah aleyhinde görüş bildiren Merabi, ülkesindeki Suriyelilerin vatanlarına gönüllü olarak dönmeleri çalışmaları kapsamında isim listeleri sunduklarını belirterek "Ancak Esad rejimi dönmek isteyen mültecilerin çoğunu kabul etmiyor." dedi.
Merabi, şu iddiayı da ortaya attı:
"Esad rejimi, ülkedeki demografik yapıyı değiştiriyor. Esad yönetimi, kendisine bağlı 10 milyon nüfuslu bir Suriye'yi, 20 milyonu muhalif 30 milyonluk bir Suriye'ye tercih ediyor. Rejim, Suriye'deki demografik yapıyı değiştirmek için yüz binlerce hatta milyonlarca insanı ülkeye getirerek mülteci durumuna düşenlerin yerlerine yerleştiriyor."
Merabi, buna delil olarak da Suriye'de çıkarılan "10 Sayılı Gayrimenkul Yasası"nı gösterdi ve ülkeden kaçan Suriyelilerin ülkelerinde bıraktıkları gayrimenkullere el konulduğunu söyledi.
Merabi, "Bu insanlar, Suriye'de Esad rejiminin yanı sıra Hizbullah ve İran yanlısı güçlerin yaptığı katliamlardan kaçmak zorunda kaldı." iddiasını da öne sürdü.
***
Suriye'deki kriz, ülkenin demografik yapısını değiştirmiştir elbette. Zira Türkiye, Ürdün ve Lübnan'a milyonlarca Suriyeli sığındı.
Yani sadece Suriye'nin nüfus yapısı değiştirilmiş olmadı!
Diğer taraftan, savaştan kaçanların yerine milyonlarca insanın Suriye'ye getirildiği iddiası ispatlanmaya muhtaçtır.
Gerçek olan şudur ki asıl Suriye'nin kuzeydoğusunda, ABD-PKK ikilisi tarafından etnik temizlik yapılmaktadır. Bu bölgede her gün köyler basılmakta, masum insanlar öldürülmektedir. Merabi, nedense bu konuya hiç girmemiş!
***
Peki, Suriye'de neden etnik temizlik yapılıyor?
Türkiye'nin 25'inci Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, 2015 yılında Sözcü'den Özlem Gürses'e konuşmuş ve Lozan Konferansı'nda, Azınlıklar Alt Komisyonu'na getirilen bir teklifi şöyle hatırlatmıştı:
"Teklifi getiren kim? Amerika! Teklif şu: 'Ermeniler için ulusal yurt olarak bir toprak parçası bulalım, bu bölgeyi tanımlayalım ve bu bölgeye saldırı ve sızmalara karşı bir koruma düzeneği kuralım.' Bunun için de Suriye'nin kuzeyini öneriyorlar ve 'Böylece Türkiye ve Suriye arasında tarafsız bir bölge kurulmuş olur. Bu toprak parçasının denize kolay bir çıkış yolu da vardır' diyorlar! Peki, o halde, 6 Ocak 1923'te Ermeniler için düşünülen şey, bugün başka birisi için mi düşünülüyor?"
***
Türkiye, henüz Afrin'e girmemiş ve buradaki yapılanmayı söküp atmamıştı.
Biz o zaman ne yapılmak istendiğini şöyle yorumlamıştık:
* "Şimdi bu verileri birlikte düşünelim! Rusya, Lazkiye ve Tartus'a yerleştiği için, buradan denize ulaşmak mümkün olmadığından, Suriye'nin kuzeyinde, ileride Hatay'ı da içine alacak bir tampon bölge oluşturuluyor.
* PYD güçlerinin yönetimiyle bölgenin bir Kürt devleti olması mümkün değil. Çünkü Kürt nüfusu bunun için yeterli değil! Peki bu toprakların kime verilmesi öngörülüyor? Orada yeteri kadar Ermeni de yok!
***
2003 yılında ise asıl projeyi tespit etmiştik:
* ABD, İngiltere ve İsrail, 27 Ocak 2003 tarihli Time dergisinde yayınlanan haritadaki sarı bölgeyi yani Türkiye, İran, Irak, Suudi Arabistan, Yemen, Kuveyt ve diğer Körfez ülkeleri ile Ürdün, Suriye ve Irak'ı tamamen ele geçirmek veya kontrol etmek istiyor.
* Birinci aşamadaki hedef, Kürt bölgesi diye adlandırılan bölgede yeni bir devlet oluşturmak, Irak'ın başına Yahudi asıllı birini getirmek, böylece, vaat edilmiş toprakları birleştirmektir.
* İkinci aşamadaki hedef, sarı bölgede ABD, İngiltere ve İsrail beyinli bir Ortadoğu Birleşik Devletleri kurmaktır."
Türkiye'ye, AKP üzerinden "Yeni Osmanlı" diye yutturdukları proje işte budur!