Mevcut siyâsilerden hiçbirinin Türklük diye bir meselesi yoktur!
Merhum Necdet Sevinç Ağabeyinin, 19 Ocak 2010 tarihli ''TÜRK'ÜM DİYEN KALMADI'' başlıklı yazısından bir bölüm;
''Türk çocukları dün üç kıt'ada ki kan ve barut kokan cephelerde savaşırken, dönme ve devşirmeler Boğaziçi meyhanelerinde kafayı tütsüleyip, rum dilberlerine veya frenk asıllı yosmalara şiir yazıyorlardı lâkin zaferi biz kazanınca da ganimetten pay kapmak için en ön sırada saf tutarlardı.
Ya savaşı kaybedersek?
İşte o zaman hangi mekân veya makamda bulunuyorlarsa, '’kendilerinin aslında Türk olmadıklarını'’ açıklamaya başlarlardı.
Bu açıklamalar aynı zamanda düşmanla veya yerli işbirlikçisiyle çalışabileceklerine dair sinyal gönderme anlamına gelirdi.
Geçmişten bir örnek verecek olursak;
Bu döneklerden biri de Rıza Tevfik’tir. Rıza Tevfik, Türk Ordusunun cephelerde mağlup olacağını hissedince ‘’Ben artık Türklükten istifa ettim'' deme zilletine düşerek, daha sonraları ise Sevr'i imzalamaktan sıkılmayacaktır!
Günümüzde, ‘’Türk değilim! Türklükten istifa ettim! Türk'ün kılıcından başka övünecek nesi var? O da bitti. Hâlâ İstanbul'da oturabiliyorsanız bunu büyük devletlerin size değil, İslâm âlemine duyduğu saygıya(!) borçlusunuz'' diyebilecek kadar küstahlaşan Rıza Tevfik gibiler öylesine çoğaldılar ki hangi televizyonu açsanız bu gibi dönme devşirme kalıntılarıyla karşılaşırsınız.
Rıza Tevfik'in Türklüğü reddettiği günlerde, Maarif Nazırı Fahrettin Rumbeyoğlu da okul kitaplarından Türk kelimesinin çıkarılmasını istemiştir!
Bugün içinde bulunduğumuz durumu anlatmak için daha fazla söze gerek yok sanırım.
Hiçbir şey değişmedi!
Her taraf ve her etkili saha Türk düşmanlarınca ele geçirilmiş vaziyette.