Sonunda Ruslar, İdlib'deki terörist gruplara, özellikle adını değiştiren El Nusra'ya karşı hava harekâtı başlattı. Suriye devleti de karadan saldırıya geçti. Böylece ABD'nin "kimyasal silâh kullanıldı" diye gerekçe üreterek, İdlib'e el koymasının önüne geçilmiş oldu.
Türkiye ise bu konuda ne yapacağını bilemediği için İdlib'in Hatay tarafına tanklar sevk etti!
***
Bu arada, Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey ile görüştü. Görüşmede, Suriye'de son dönemdeki gelişmeler ele alınırken, "terör örgütü PKK/PYD/YPG'nin bölgedeki varlığından duyulan rahatsızlık, Türkiye'nin hak ve menfaatlerinin korunması ve güvenliğinin sağlanması için her türlü tedbirin alınmaya devam edileceği ve bölücü terör örgütünün bölgeyi tamamen terk etmesinin gerekliliği" ifade edildi.
ABD, Suriye'nin kuzeyinde askeri havaalanları inşa ederken, PKK/PYD ordusu kurarken, bu orduyu silahlandırıp eğitim verirken, son olarak Türk sınırına radar yerleştirirken, Türkiye'nin hak ve menfaatleri korunuyor muydu? Bir terör örgütünü devlet haline getiren ABD, şimdi o örgütü neden bölgeden uzaklaştırsın? Türkiye'nin ABD politikalarına tamamen teslim olması bile işe yaramaz! Çünkü ABD, Suriye'de Türkiye ile tam bir işbirliği içindeyken PYD'nin bölgedeki kara kuvvetleri olduğunu ilân etmişti. Öyle ki, PYD, Kobani denilen Aynel Arap şehrinde, IŞİD ile senaryo gereği savaşırken, yardıma giden Peşmergeler Türkiye üzerinden geçiş yapmıştı! Bu olay, bölgede kurulan PKK devletinin doğum anıydı. Ebeliğini Türkiye'ye yaptırdılar! Amerikalılar, şimdi "aklınız başınıza yeni mi geldi?" dese yeridir!
***
Türkiye'nin İdlib konusunda politikasının ne olduğunu Anadolu Ajansı'na yaptırılan haberlerden çıkarmak durumdayız. Zira Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ege'de Aydın ve İzmir'in ilçesi durumunda olan Türk adalarını işgal eden Yunanistan ile iyi ilişkiler kurmaktan bahsediyor!
Anadolu Ajansı ise "Suriye'nin kuzeybatısındaki İdlib ilinde Rus savaş uçakları çok sayıda sivil yerleşim yerini ve muhaliflerin cephe hatlarını vuruyor. İdlibliler Türkiye'den yardım bekliyor." başlıklı haberler yayınladı.
Haberde İdlibli Abdürrahman Ömer'in "İdlib'de rejim ile uzlaşı kabul etmeyip tehcir edilen muhaliflerin, rejimin muhtemel bir operasyonunu püskürteceğini düşünüyorum" görüşüne ve İdlibli Sait Sait'in "Rejimin bölgeye saldırıya geçeceğini düşünmüyorum. Çünkü onu püskürtecek bölgede yaşayan 4 milyon insan ve en az yüz bin savaşçı var. Tek seçenekleri savaş olacaktır." sözlerine yer verildi.
"Muhalifler" denilen grupların en büyüğü Tahrir el Şam adını alan El Nusra! Türkiye, Rusya'nın operasyonundan ancak iki gün önce bu grubu terör örgütleri listesine aldı!
Haberde, Hama'nın kuzeyinden kaçarak İdlib'e sığınan Ali Hacci'nin "Rejimin İdlib'in tamamını, Babü'l Hava Sınır Kapısı'nı, Afrin ve Cerablus bölgesini ele geçirip bu bölgeleri yeniden terör örgütü PKK'ya teslim edeceğini düşünüyorum" iddiası da yayınlandı!
Türkiye soruna bu propagandalar ile yaklaşıyorsa, kendi başına yeni dertler açacak demektir!
***
Bana İdlib konusu sorulduğunda, Türkiye'nin devlet olarak ne yapmak istediğinin anlaşılamadığını söylüyorum. Türkiye hâlâ konuya Ahmet Davutoğlu zamanında uygulanan ideoloji ile bakıyor. Bu politika, bölgedeki bütün ülkeleri Türkiye'ye düşman etti. Sadece Katar ile dostluk ilişkisi var. Katar Emiri'nin sarayını Türk askeri koruyor!
Neden mi? Çünkü Türkiye'de "havuzda biriken ihale komisyonları"nın bir bölümünün Katar bankalarında tutulduğu biliniyor. "Katar yatırımı" diye görünen satın almalar bu paralarla yapılıyor! Bu paralar geri getirilebilse, ekonomik kriz sona erer!
Türk Milleti, tarih boyunca bu kadar kötü yönetilmedi!