VASİYETİMDEKİ YORGUN KALEMLERİM

Biricik oğlum!

Veda zamanım geldi, hakkım sana helâldir.

Dava arkadaşlarıma saygı ve hürmette kusur etme.

Sana servet mal mülk bırakmadığım için üzgün değilim.

Sana kutlu ÜLKÜCÜ davamı ve bu dava için yazdığım yazılarımda tükettiğim içi boş yorgun kalemlerimi bırakıyorum.

Yorgun ve tükenmiş kalemlerimi iyi sakla, ara sıra onları okşa sev ki benim yokluğumu hissedip hüzünlenmesinler, boyunları bükülmesin, onlar benim mahşer günü şefaatçim olacaklardır.

Ve bu yüzden, yıllardır hiç atmayıp biriktirdiğim boş kalemlerimden bir kaçını küçük bir Türk Bayrağına sararak tabutuma koy ki ilk gece kabir de hesaba çekileceğim ve SORGU MELEKLERİ ''Ömrünü nasıl ve neyle geçirdin'' diye sorduklarında;

‘’Azrâil'in elinden yeni çıktım çok yorgunum. Bırakın uğrunda bir ömür mücâdele verdiğim toprakla (vatanla) kucaklaşıp hasret giderelim, terimi alsın. Bu soruyu bana sormayın, ne yaptığımı, ne işle meşgul olduğumu, bana şahitlik etmesi için kefenimin arasına koyup yanıma aldığım şu yorgun kalemlerime sorun’’ diyeceğim.

Oğul!

Ben, bu yorgun ve tükenmiş kalemlerimle Türklük ve İslâm uğruna nice cihatlar yaptım. Zaman oldu sana harçlık dahi veremeyecek duruma düştüm ve en önemlisi ise seni dizlerime oturtup saçlarını okşamaya dahi vaktim olmadı.

Oğul!

Yıllarım, hep hüzün, hep dert ve yumak yumak çileler içinde geçti ama mutluyum; çünkü benden sonra bütün dertleri, hüzünleri, yumak yumak çileleri bir zevkmişçesine kabullenerek, bu çetin ve kutlu yolda menzile koşacağından emin olduğum senin gibi bir oğulun yanı sıra, Bilgehan ve Atahan gibi inşallah isimleriyle müsemma olacak iki de torun bırakıyorum geride.

Bundan dolayıdır ki kalemlerime, gaza meydanlarında küffara, Türk kimliğine, Türk'ün Andına, tabelâlardaki TC ibâresine, bu devleti kuran Atatürk'üne düşman olan soysuzlara karşı çekilmiş mübarek kılıçlar gözüyle bak ve torunlarım Bilgehan ve Atahan’a da böylece anlat ki yorgun kalemlerim çöpe atılmasınlar.

Onlar da kendilerinden sonrakilere kalemlerimin hikâyesini anlatsınlar ve desinler ki ''Bu yorgun kalemler Orhan Dedemizden bizlere miras kalan birer mübarek kılıçtır''

SESSİZ GEMİ

Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli,
Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.
Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden.

Yahya Kemâl Beyatlı

20 Eylül 2023
ORHAN KILIÇOĞLU
YORUM EKLE