...Ve devlet, en üst düzeyde, haberlerimizi doğruladı

Petrol ve altın müjdesi...

Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Cumhur Asparuk,
"Dünyanın en zengin petrol yataklarının ve en zengin altın
rezervlerinin Türkiye'de olduğunu biliyor musunuz?" dedi

KİMLER ENGEL OLUYOR?

MGK Genel Sekreterliği'nden Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na
atanan Orgeneral Asparuk aynen şöyle dedi: "Dünyanın en zengin
petrol yataklarının 6 bin metre derinlikte olsa bile Türkiye'de
olduğunu biliyor muydunuz? Dünyanın en zengin altın rezervlerinin
de Türkiye'de olduğundan haberiniz var mı? Ama bu altının
çıkarılması mümkün olmuyor. Çünkü Türkiye'ye altın ihraç eden
Almanlar lobicilik yapıyorlar da ondan."

BOMBA GİBİ PATLADI

Yazarımız Arslan Bulut da, 26 Şubat, 19 Mart ve 8 Temmuz 2001
tarihlerinde, konuyu Büyük Kurultay'da gündeme getirmiş ve ayrıca
Ali Kırca'nın Siyaset Meydanı'nda ve Muharrem Bayraktar'ın
Diyalog programında, Türkiye'nin dünyanın en zengin petrol
yataklarına sahip olduğunu anlatmıştı. Asparuk'un sözleri
kamuoyunda bomba gibi patladı ve Türkiye'nin krizden çıkışı
yolunda Türk halkını ümitlendirdi.

UYDU FOTOĞRAFLARI...

Bulut, 26 Şubat 2001 tarihli Büyük Kurultay'da yayınlanan
"Krizden çıkışın Yolu: Petrol ve Bor rezervleri" başlıklı yazısında
aynen şöyle demişti:"Shell şirketinin 20 yıl Petrol Araştırma Genel
Müdürlüğünü yapmış olan Antony Hagges, 'Bütün Amerikan petrol
şirketleri bilir ki, uzaydan yapılan araştırmalar, Türkiye'nin bir
petrol denizi üzerinde oturduğunu göstermektedir' diyor. Uydu
fotoğrafları da bu bilgiyi doğruluyor..."

EL KOYMAK İSTİYORLAR

Bulut, 8 Temmuz 2001 tarihli yazısında "Küreselleşme sloganlarıyla
tek bir dünya devleti kurmak isteyen dünya eliti, siyasi, kültürel ve
etnik ayrıştırma programları ile birlikte Dünya Bankası ve IMF
maşaları ile suni kriz yaratarak Türkiye'ye taarruza geçmiştir ki
Endüstri Bölgeleri adı altında sömürge yasalarını kabul etsin!
Çıkarılan yasalar ile asıl olarak petrol alanlarına el koymak
istemektedirler" demişti...

İSTANBUL(Kurultay)

Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Cumhur Asparuk,
TBMM'nin yeni dönem çalışmalarına başlaması dolayısıyla verilen
kokteylde ABD'nin Afganistan'a müdahalesi ile ilgili soruları
cevaplandırırken, "Bırakın Afganistan'ı, Türkiye'ye bakın. Türkiye,
zenginlikler içinde fakir bir ülke. Dünyanın en zengin petrol
yataklarının 6 bin metre derinlikte olsa bile Türkiye'de olduğunu
biliyor muydunuz? Dünyanın en zengin altın rezervlerinin de
Türkiye'de olduğundan haberiniz var mı? Ama bu altının çıkarılması
mümkün olmuyor. Çünkü Türkiye'ye altın ihraç eden Almanlar
lobicilik yapıyorlar da ondan" dedi...

Asparuk'un bu sözleri kamuoyunda bomba gibi patladı ve
Türkiye'nin krizden çıkışı yolunda Türk halkını ümitlendirdi.

"Krizden çıkışın Yolu: Petrol ve Bor rezervleri"

Yazarımız Arslan Bulut, 26 Şubat 2001 tarihli Büyük Kurultay'da
yayınlanan "Krizden çıkışın Yolu: Petrol ve Bor rezervleri" başlıklı
yazısında aynen şöyle demişti:

"Shell şirketinin 20 yıl Petrol Araştırma Genel Müdürlüğünü yapmış
olan Antony Hagges, 'Bütün Amerikan petrol şirketleri bilir ki,
uzaydan yapılan araştırmalar, Türkiye'nin bir petrol denizi üzerinde
oturduğunu göstermektedir' diyor.

Kısacası, Türkiye'nin sahip olduğu petrol rezervleri, borçlarını bir
çırpıda ödemeye ve Türkiye'nin geleceğini inşa etmeye yeter. Bu
bir iddia değil, uydu fotoğrafları ile de belgelenen bilimsel bir
gerçektir:

Türkiye'nin altında, 5000 ve 5500 metre derinlikte dünyanın en
zengin petrol yataklarından biri var. Ancak küreselleşme adı altında
tek bir dünya devleti kurmak isteyen Federal Reserv, Dünya
Ticaret Örgütü, Dünya Bankası ve IMF maşası ile Türkiye'ye
taarruza geçmiştir. ABD'de bile hakimiyet, ABD'nin değil, Federal
Reserv'indir. Bu kuruluşun hakimiyeti ise dünya petrol şirketlerinin
çoğuna sahip veya ortak olan ve Yedi Kız Kardeşler diye bilinen
Elit'in şirketlerine aittir. Dolar da Amerikan parası değildir. Federal
Reserv, bir kumarhane olan borsa vasıtası ile bütün dünya
ekonomisini çökertmiştir. Japonya, Kore ve Asya'nın diğer zengin
ülkeleri bile çökertilmiştir. Ancak, petrole hakim olan dolara da
hakim olur. 1956 yılında Türkiye'nin kuzey doğusunda petrol
aramanın yasaklanmasının sebebi budur. Uzun yıllar TPAO'ya yılda
sadece 10 kuyu açabilme yetkisi verilmesinin sebebi budur.
ABD'nin 5 bin metreye inebilen sondaj makinelerini Türkiye'ye
vermemesinin sebebi budur.

Ermeni iddialarının ısıtılmasının sebebi de budur. Amerikan
şirketlerinin Türkiye'de buldukları petrolü işletmemeleri ve kuyuları
kapatmalarının sebebi ise Türkiye'yi yoksullaştırmaktır. Tahkim
yasası ile ve Endüstri Bölgeleri Yasası ile şimdi bu petrollere el
koymak istemektedirler. IMF'ye verilen niyet mektupları da
Türkiye'nin teslimiyet belgeleridir. Eş zamanlı olarak Türkiye'nin
ulus devlet yapısının çökertilmek istenmesinin sebebi budur. Yani
sadece Avrupa Birliği'nin dayatmalarına karşı durmanın bir anlamı
yoktur. Türk İstiklal ve Cumhuriyeti'ni korumak zorunda olanlar,
asıl tehdidi karşılamak durumundadır.

Bush'un destek mesajının da bu şartlar karşısında hiçbir olumlu
anlamı yoktur.

Yine, son anda yabancılara devredilmekten kurtarılan bor
rezervlerinin değeri 750 milyar dolardır. O halde Türkiye'nin içinde
bulunduğu kriz kesinlikle yapaydır. Türkiye, hem petrol
okyanusunun, hem de dünyanın en büyük bor rezervinin üzerinde
oturacak, ama 10 milyar doları bulmayan döviz çekildi diye hop
oturup hop kalkacak! Veya Cumhurbaşkanı ile Başbakan tartıştı
diye dolar fırlayacak, piyasalar altüst olacak! Sebep bu değil,
Türkiye'nin kötü yönetilmesi de değil, Türk ekonomisinin dışarıdan
yönetilmesidir. Para politikalarını düzenleyen Merkez Bankası
Başkanı ve Hazine Müsteşarı, Türkiye Cumhuriyeti'nin değil,
IMF'nin memurudur. Hükümet, Merkez Bankası Başkanı'nı
görevden alamamıştır. Çünkü onun hükümeti Federal Reserv'dir.
IMF buna engel olmuştur. Hazine müsteşarı ise bir komedyenden
en iyi borçlanan ülke ödülü alırken Türkiye ile dalga geçildiğinin
herhalde bilincindeydi... Borsa kumarhanesi tamamen kapatılsa ne
olur sanki? Türk halkının kumar oynamaya ihtiyacı mı var? Türk
halkı, katrilyon dolarla bile ifade edilemeyecek servetin üzerinde
oturuyor ve o servetin hisse senedine, yani Türkiye Cumhuriyeti
Nüfus Cüzdanı'na sahiptir. En büyük servet budur.

Panik yok. Türkiye'ye bu krizler hafif gelir. Türkiye, 20 yılda filan
değil, 2 ay içinde dünyanın en güçlü ülkesi olabilecek durumdadır.
Yeter ki, milli politikalar uygulanabilsin. Bir vatandaş olarak, Milli
Güvenlik Kurulu'nu, petrol rezervlerini Türkiye'nin menfaatleri
doğrultusunda kullanabilecek dirayetli bir başbakan görevlendirme
konusunu görüşmeye davet ediyorum."

"Alternatif, Türkiye'nin kendi kaynaklarıdır"

Yazarımız Arslan Bulut, 19 Mart 2001 tarihli "Alternatif,
Türkiye'nin kendi kaynaklarıdır" başlıklı yazısında da şunları
belirtmişti:

"Bor rezervlerinin en az 750 milyar dolar değerinde olduğu ortaya
çıkmıştır. Ağrı dağı ve çevresinde Güney Afrika ve Yakutistan'dan
daha zengin, elmas ve yakut yatakları bulunduğu, Ermeniler'in Ağrı
ile ilgili iddialarının asıl sebebinin de bu kaynaklar olduğu, onları
dünya elitlerinin yönlendirdiği ifade edilmektedir. Ege'de çok geniş
altın yatakları vardır. Yine, Türkiye dünyanın en zengin boraks ve
molibden yataklarına sahiptir. Bu maddelerin tamamı stratejik
değere sahiptir. Marmara Denizi'nin altı molibden yatakları ile
kaplıdır ve Fransa'nın burada deprem araştırması yapmasının asıl
sebebi budur. Türkiye'nin bir petrol denizi üzerinde bulunduğunu
Batılı petrol şirketleri söylemektedir. Bu bilgiler Türk halkından
gizlenmektedir. Medyatik illüzyon o boyuttadır ki, Ulaştırma
Bakanı Prof. Dr. Enis Öksüz'ün sıfır maliyetli hızlı tren projesi
Türkiye'nin en büyük gazetesi tarafından geyik muhabbeti diye
nitelendirilebilmektedir...

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Kurultay'ı ziyaretinde,
sorularımız üzerine hatırlattığı yurt dışındaki Türkler'in dövizleri,
önemli bir yatırım aracıdır. Bu paraların tamamının Türkiye'ye
transfer edilmesi mümkün değildir ama, paralar Alman
bankalarında dursa bile, kefalet değeri olduğu için Türkiye'nin
krizden çıkmasına yarayabilir. Bu kalemleri çoğaltmak mümkündür.
Bütün mesele, bu kadar kaynağı değerlendirme yeteneğine sahip
bir siyasi irade oluşturmaktır. Özelleştirme adı altında Türk
Milleti'nin bütün varlığına ve geleceğine el konulmak istenmektedir.

Alternatif Türkiye'dir ve Türkiye'nin zenginlikleridir... Kemal Derviş
de çözümün iç kaynaklarda aranması gerektiğini açıklamıştır.
Ancak, Türkiye'nin iç kaynaklarının peşkeş çekilmesine fırsat
verilmemelidir. MHP, bu iradeyi göstermek ve alternatif üretmek
zorundadır... Türkiye savaş kaybetmiş olsa, dünya elitlerine karşı
bu kadar tavize zorlanamazdı?"

"Asıl mesele, Türkiye petrolünü ele geçirmek!"

Arslan Bulut, son olarak, 8 Temmuz 2001 tarihinde "Asıl mesele,
Türkiye petrolünü ele geçirmek!" başlıklı yazısında da konuyu şöyle
ortaya koymuştu:

"İki milletvekili başbakana bir altın dosyası getirmiş. Türkiye, altın
rezervinde dünya ikincisiymiş. Tarihte altın medeniyetlerinin
Anadolu topraklarında kurulduğunu, toprağı sıksan, tonda 14 gram
altın çıkacağını bilmiyorlar mı? Bor madeninde Türkiye'nin dünya
birincisi olduğu yeni mi anlaşıldı? Bu bilginin cumhuriyet tarihi
boyunca ilkokullarda okutulduğu unutuldu mu?

Asıl mesele şu: Altını, boru göstererek, Türkiye'nin bir petrol denizi
üzerinde bulunduğunu gizlemek! Altın ve boru bir anda dolara
çeviremezsiniz, çünkü teknoloji satın alıp işleseniz bile satmanız
gerekir! Ama petrol, nakit para demektir ve gerekli teknolojiye
sahipsiniz... Petrolü satmayıp kendiniz kullansanız bile, Türkiye
bütün sıkıntılarından kurtulur... Petrol, ekonomiyi çeviren birinci
güçtür.

Shell şirketinin 20 yıl Petrol Araştırma Genel Müdürlüğünü yapmış
olan Antony Hagges, 'Bütün Amerikan petrol şirketleri bilir ki,
uzaydan yapılan araştırmalar, Türkiye'nin bir petrol denizi üzerinde
oturduğunu göstermektedir' diyor. Bu bilgiyi, birkaç ay önce başka
ülkeler de uydu fotoğrafları ile belgeleyip Türkiye'nin hakim
güçlerine vermişlerdir!

Küreselleşme sloganlarıyla tek bir dünya devleti kurmak isteyen
dünya eliti, siyasi, kültürel ve etnik ayrıştırma programları ile birlikte
Dünya Bankası ve IMF maşaları ile suni kriz yaratarak Türkiye'ye
taarruza geçmiştir ki sömürge yasalarını kabul etsin!

Çıkarılan yasalar ile asıl olarak petrol alanlarına el koymak
istemektedirler. Altın, bor, tütün, buğday ve şeker ise işin
kaymağıdır.

Türk Milleti, bu yasaların hiçbirini tanımayacak, direniş hakkını
kullanacaktır!

Refet Körüklü'nün dediği gibi, yeter ki, Tanrı Türk'ü uyutmasın..."

Bulut, Ali Kırca'nın Siyaset Meydanı programında "Ulusal
Program" tartışılırken de konuyu gündeme getirmişti. Ertesi gün de
Meltem TV'de Muharrem Bayraktar, Diyalog Programı'nda
Türkiye'nin Petrol zenginliği ile ilgili olarak Arslan Bulut ve Dr. Ümit
Emre'nin görüşlerini kamuoyuna yansıtmıştı.

YORUM EKLE