George Mason Üniversitesi, öğretim kadrosuna ve öğrencilere okul yerleşkesine girebilmeleri için aşı olmak şartı getirince, hukuk profesörü Todd Zywicki dava açtı ve hastalığı geçirdiği için doğal bağışıklık kazandığına dair doktor raporu aldı ve tıbben aşı olmasına gerek bulunmadığını tespit ettirdi. Bunun üzerine George Mason Üniversitesi, avukatlara bildirimde bulunarak Todd Zywicki'ye yerleşke içinde bir konaklama yeri vermeyi kabul etti. Konu basında yankılanınca, üniversite sözcüsü, personelin kişisel bilgileri ve sağlık bilgileri hakkında açıklama yapamayacaklarını söyledi. Sözcü, yine de CDC kurallarına aykırı olduğunu ileri sürerek virüse karşı doğal bağışıklığa dayalı olarak hiçbir konaklama verilmeyeceğini belirtti. Sözcü, "George Mason Üniversitesi, daha önce hastalığa yakalananlar dahil olmak üzere herkesi aşı olmaya teşvik ediyor" diyebildi!
***
Washington Times gazetesinde Alex Swoyer'in yazdığına göre Zywicki, "Üniversitenin, bu güz döneminde, benzeri görülmemiş şartlara rağmen, görevlerimi yerine getirebilmem için bana tıbbi bir muafiyet vermesinden memnunum" dedi. Zywicki, "İçinde bulunduğum şartlarda on milyonlarca Amerikalı adına konuşuyorum ve ülke çapındaki liderleri herkese tek tip politikalar yerine insancıl ve bilime dayalı yaklaşımlar geliştirmeye çağırıyorum." dedi.
Yine Alex Swoyer'in verdiği bilgiye göre Johns Hopkins Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Dr. Marty, hastalığı geçirmiş olanlardaki doğal bağışıklığın, aşılanmış insanlardan altı yedi kat daha fazla olduğunu belirtti.
***
Peki Türkiye'deki hukuk profesörleri ne yapıyor? Bir kişi konuşuyor, diğerleri susuyor. O bir kişi de Prof. Dr. Ersan Şen... Zorunlu aşı uygulamasının başlatılmasını savunuyor ve "Mazeretin yoksa bunun da yaptırımı şudur; 2 yıl, 3 yıl, 4 yıl hapis cezası. Hatta ben zorunlu aşıyı gelir evinde iş yerinde tatbik ederim. Asker ve polis zoruyla evlerine iş yerlerine girip yaparsın." diyor. Sonra da "hukukçuluğumu tartışamazsınız" diye konuşuyor.
Neyse ki hukuk fakülteleri sussa da çok sayıda avukat, kısıtlamalara karşı dava açmak için hazırlık yapıyor.
Uzman Dr. Orhan Kara ise tedavide hâlâ Favipiravir kullanılmasını eleştirmeye devam ediyor ve "Favipiravir'in kalıcı hasarlarına 'uzamış kovid' diyorlar. Hastalığa iftira atıyorlar" diyor. Ayrıca "8 yaşındaki hastaya 8+8 favipiravir. 87 yaşındaki hastaya 8+8 favipiravir! Bunu yapanın Allah bin türlü favisini versin. İvermektin, favipravirden bin kat daha güvenilir bir ilaçtır. Üstelik MSS depresyonu da yapmaz. Serebral iskemiyi tetiklemez. Neden kullanılmıyor? Favipiravirin bilimsel kanıtı mı var? Her iki aşının da hastalığı bulaştırdığı açık ve net. Peki kayıtlarda var mı? Yayınlarda var mı?" diye soruyor…
***
Hastalığı aşı denilen sıvıların yaydığını gizlemek için, iki doz olmuş kişileri aşısız saydıkları da anlaşıldı! Tabii başından beri bütün dünya korkutuldu ve artık akıl-mantık kaybedildi. Akıl ve mantık kullananlar, aşı denilen sıvılara neden "messenger" denildiğini de sorguluyor. Messenger kelimesinin Türkçedeki karşılığı, haberci, ulak veya kurye! Sıvıların içine de bakırdan 200 kat iletken olduğu açıklanan grafen yerleştirildiği laboratuvar analiziyle ispatlanmıştır. Bu durumda, haberci madde grafen oluyor büyük ihtimalle. Tabii başka bir haberci kullanılmamışsa…
Bu tartışmalar sürerken, kalp krizlerinden ölümler, salgın boyutlarına ulaştı! Sıvıdan sonra genç insanlar ani kalp krizinden ölüyor. Bu da sıvıların yan etkilerinden biri değil miydi?
Yan etkisi kalp krizinden ölüm olabilen bir sıvıya aşı veya ilaç denilir mi?