Mansur Yavaş belediyeciliğini hazmedemeyenlerin, projesi olmadan şehri yönettiği iftirasına inananların yerinde ben olsaydım ne yapardım?
Kendisini o kadar başarısız buluyorum, projesiz buluyorum ama oy veren / vermeyen halk onu çok tutuyor!.. Uluslararası kredi kuruluşları belediyenin kredi notunu yükseltiyor!.. O da yetmiyor, City Mayors Foundation'ın '2021 Dünya Belediye Başkanı Başkent Ödülü'nü kazanıyor!..
Burada bir terslik var ama ne? Bu sadece 'algı belediyeciliği' ile açıklanamamalı!.. Büyük çoğunluğun 'iyi, güzel, olumlu, başarılı' bulduğunu ben niye bulmuyorum? Arıza, bende mi, halkta mı?
***
Zor bir muhasebe gerektirmeli bu durum!.. Hem Mansur Yavaş'ın şehre hizmet vermediği yalanlarını yayan veya o yalanlara inanan birisi olacaksınız, hem de halkın Mansur Yavaş'a artan ilgisi karşısında apışıp kalacak ve bunun nasıl olduğunu anlamaya çalışacaksınız!..
Partizanca veya önceki belediye alışkanlıklarına göre baktığınızda bu çelişkiyi çözmeniz zor… Bu duruma rasyonel izah getirilemeyeceğine göre, hazmedemeyenleri geçici de olsa teselli edecek akıl dışı ihtimalleri düşünmek gerekiyor...
Onlara yardımcı olmak adına, ihtimalleri sıralayabilirim… A) Mansur Yavaş şebeke suyuna klor yerine başka ilaç katıyor olabilir… B) Nefesi kuvvetli hocalar tutup bütün şehri okutuyor olabilir… C) Telekinezi yöntemiyle, uzaktan insanların beynine hükmediyor olabilir…
Elimizde başka seçenek kalmadı!.. Olsa dükkan sizin!.. 'Önce insan, önce adalet, şeffaflık, dürüstlük' gibi kavramların algı dünyanızda pek bir karşılığı olmadığına göre size kala kala bu seçenekler kalıyor… Artık beyninizi kemiren 'neden, niçin' gibi sorulara akıl dışı ihtimallerle cevap arayacaksınız!.. Ya da bir süre sonra halka saldıracaksınız "Nankörler… Cahiller… Bunların oyuyla benimki bir mi?" diye öfkelenerek!..
Öyle ya, kardeşlik neymiş, dayanışma para eder miymiş, adaletin borsada karşılığı mı varmış, şeffaflık yenir içilir miymiş, tasarruf da ne haltmış, halktan biri olmak ne demekmiş? Paranın, maddenin, kibir ve şatafatın, israfın, batak yatırımların, demir yığınlarının, betonların, imar tokatçılığının, haramzade gökdelenlerinin, kısa yoldan köşe dönme hırslarının yanında!..
Hesabı komple yürütmek varken, 'hesap verebilir olmak' ne kadar boş iş değil mi?
Temel fark şu aslında: İnsan mı belediye ve belediyeci için vardır? Yoksa belediye ve belediyeci mi insan için vardır? Bu farkı anlayamadığınızda, o zaman 'başarısız' bulduğunuz bir belediye başkanına artan halk ilgisini görüp çıldırdıkça, tedavi için önce doktora, olmazsa alternatif tıbba, o da olmazsa üfürükçüye başvurmanız gerekiyor…
***
Durumun daha iyi anlaşılması için Area'nın Ankara'da bu yılın Ağustos ayında yaptığı araştırmadan örnek verelim…
Deneklere sorulan onlarca sorudan birisi şu: "Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mansur Yavaş ile ilgili nasıl bir kanaate sahipsiniz?"
Diğer partileri geçelim, Cumhur İttifakı seçmenlerinin verdiği nota bakalım… AKP seçmeni içinde 'olumsuz' veya 'çok olumsuz' bulanların toplam oranı yüzde 31… Geri kalan AKP seçmeni 'çok olumlu', 'kısmen olumlu' ve 'olumlu' olarak Mansur Yavaş'a destek veriyor…
MHP seçmeni içinde ise 'olumsuz' ve 'çok olumsuz' diyenlerin toplam oranı yüzde 17.7… Diğer büyük çoğunluk içinde Mansur Yavaş'ı 'olumlu' buluyor… Hepsi tabii ki oy vermeyebilir ama toplam Ankara seçmeni içinde Mansur Yavaş'ı 'olumlu' bulma oranı yüzde 88…
Bu başarı, hizmet üretmeden, projeleri hayata geçirmeden sadece 'algı belediyeciliği'yle izah edilebilir mi? Hazımsızların anlam veremediği, cevap bulamadığı yer de tam burası işte… Oysa işin sırrı 'insana hizmet'in tanımında… Onların 'hizmet'ten saymadıkları şey aslında 'insana hizmet'in ve 'özlemle beklenen'in ta kendisi… Zihin dünyalarında bu gerçeğe o kadar uzaklar ki anlamakta zorlanıyorlar…
Bu durumda kendilerine yine aynı seçeneklerden birisi düşüyor: A) Mansur Yavaş şebeke suyuna klor yerine başka ilaç katıyor olabilir… B) Nefesi kuvvetli hocalar tutup bütün şehri okutuyor olabilir… C) Telekinezi yöntemiyle, uzaktan insanların beynine hükmediyor olabilir…
Artık hangisi uyarsa!..