İstanbul'da, 1887 yılında kurulan "Türkiye'de İngiliz Ticaret Odası" diye bir odanın halen görevde bulunduğunu ve bu kuruluşun "Türkiye ekonomisinde en etkili karar mekanizması" olduğunu hiç duydunuz mu?
Odayı, 1887 yılında İstanbul'da yaşayan ve ticaret yapan bir grup İngiliz iş adamı kurdu ve bu yolla İngiltere, Türkiye'nin ortağı oldu! Oda yetkilileri, özelleştirmeler başlarken, "Türkiye, İngiliz ihracatçılar ve yatırımcılar için büyük fırsatlar sunuyor. İngiliz yatırımcılar Türkiye'de iddialı özelleştirme programı, altyapı, enerji, gıda, turizm, finans ve telekomünikasyon alanlarına ilgi göstermektedir." demekteydi.
***
İşte bu Türkiye'de İngiliz Ticaret Odası'nın Başkanı Chris Gaunt, "Birleşik Krallık ile İş Yapmanın Yolları" adlı konferansa gönderdiği mesajda Türkiye ile uzun vadeli iş birlikleri planlayan yatırımcılar için piyasada ivmenin yükselmeye devam edeceğini belirterek, "Türkiye'nin güçlü temelleri her geçen gün büyüme için yeni fırsatlara imkân sunuyor." dedi.
Gaunt, yatırımcılara Türkiye'deki uzun vadeli fırsatları kaçırmamaları için de tavsiyelerde bulundu.
Türkiye'de attıkları temeller sağlam ya!
"Deloitte Türkiye" CEO'su Humphry Hatton ise "Avrupa'nın finans merkezi konumundaki Londra, sermaye artırımı ya da finansman kaynağı arayışındaki Türk işletmelerinin ilk tercihleri arasında bulunuyor. Birleşik Krallık, uluslararası pazarlarda tanınan birer oyuncu olmaları yolunda Türk işletmelerinin gelişimini destekliyor." dedi.
***
İngiltere'nin Financial Times gazetesinde 7 Aralık 2006 tarihinde, Vincent Boland ve Paul Betts, "Türk Lokumu" başlıklı yorumda "Yatırım bankaları, İstanbul'da çok ciddi miktarlarda işlem yapıyor. Alım yönündeki sinyaller, AB sürecindeki duraklama kaynaklı satış sinyallerinden çok daha güçlü olacakmış gibi görünüyor." demişti.
KKTC'nin 1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı Straw'ın, Türkiye'yi destekler görünmelerinden dolayı eleştiren bir karşıtına söylediği sözü hatırlatmıştı:
"Tavşanı evvela yakalayalım, derisini sonra yüzersiniz."
Yakalanıp derisi yüzülecek tavşan, Türkiye idi!
2005 yılında Electrolux'un Türkiye Genel Müdürü Nevio Pollesel, Türkiye'deki özelleştirmelerle ilgili olarak, "İyi bir avcı silâhı dolu beklemeli. Üzerinden ne zaman bir kuş geçeceği belli olmaz. Biz de öyle yapıyoruz" demişti.
***
İşte şimdi Türkiye'de kıyıda köşede kalmış ne kadar kuş varsa ya yakalandı ya da itlaf ediliyor!
Birçok girişimci, sigortadan para almak için fabrikasını yakıyor!
Bu arada Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası verileri yayınlandı. Buna göre resmi rezerv varlıkları, Ağustos ayında bir önceki aya kıyasla yüzde 11,8 azalarak 88,9 milyar dolara indi.
Tabii bu paranın ne kadarı Merkez Bankası'ndadır, ne kadarı İngiltere Merkez Bankası Bank of England'dadır; bu konuda veri yayınlanmaz!
***
Peki "güçlü temel" dedikleri nedir?
Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Amerikalı iş adamlarına verdiği "24 Haziran seçimleriyle geçtiğimiz yeni yönetim sistemi, reform irademizi hayata geçirme noktasında elimizi güçlendirmiştir. Ülkemiz, artık bürokratik engellere takılmadan, eski sistemin kalıplarına mahkûm olmadan daha süratli ve etkili kararlar alabilecektir. Yeni yönetim sistemimiz, siyasi iradeye bunları en az dirençle, en az engelle uygulama imkânı veriyor. Bu dönem Türkiye'nin, içine kapanmak bir tarafa, dış dünya ile açılım sürecinin hızlandığı bir dönem olacaktır." şeklindeki güvenceyi, Almanya'da Merkel'e de tekrarladı.
Türkiye'nin varlıkları "uygun kuş" kendisi ise bir "tavşan" olarak görülüyor. Şimdi kuş kalmadığı için sıra tavşanın derisini yüzmeye gelmiştir.
Güvencesi de yeni yönetim sistemidir! Baksanıza direnecek kimse de yokmuş!