Yoksa Lozan'dan mı intikam alınıyor?

Avrupa basını, Türkiye haberlerinde genelde iktidarın değirmenine su taşırken gerçeği ters yüz edecek değerlendirmelerde bulunuyor. Meselâ Fransız Le Monde gazetesi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Libya ile yaptığı anlaşmayla Sevr Antlaşması'ndan intikamını aldığını yazdı!

Erdoğan, Cenevre'de yaptığı konuşmada, Libya ile yapılan mutabakatla ilgili, "Bu adımlar Sevr'in ters köşe edilmesidir. Bu kadar önemli." demişti ya...

Halbuki Libya, 1912 yılında, Trablusgarp Savaşı sonunda, Balkan Savaşı çıkıp Osmanlı subayları geri çağırılınca kaybedilmişti. Sevr'de ise Türkiye'nin Libya dahil Kuzey Afrika'da hak iddia etmeyeceği kaydediliyordu. Yoksa bu topraklar zaten elden çıkmıştı!

* * *

Daha da garibi, Erdoğan'ın Lozan aleyhinde birçok açıklaması var! Meselâ sonuncusunda "Şimdi Kılıçdaroğlu'na sorarsan Lozan'da kazandığımızı söyler. Ondan sonra da adaların faturasını AK Parti'ye kesmeye kalkar. Adaları siz verdiniz, siz. Sizin partinizin başında olanlar verdi." demişti.

Partinin başında Atatürk ve sonra da İnönü vardı!

Oysa adalar da 1912 tarihli Uşi anlaşması ile verilmişti.

Erdoğan daha önce de Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ni de tartışmaya açmıştı. Yakın zamanlara kadar da NATO'yu, Türkiye-Suriye sınırına müdahale etmeye çağırmış, Suriye'deki iç savaş başlatılmadan önce de Türkiye-Suriye sınırındaki mayın temizleme işini yasayla 49 yıllığına bir İsrail firmasına vermeye çalışmıştı!

* * *

Le Monde haberinde, Ayasofya'nın ibadete açıldığı tarihin tesadüf olmadığı, 24 Temmuz'un Lozan Antlaşması'nın 97. yıl dönümü olduğu da kaydedildi!

Yani Ayasofya'nın ibadete açılış tarihini seçme işinde Sevr'e değil Lozan'a gönderme yapıldığı belli. Bu durumda Le Monde gibi ciddi bilinen bir gazete, neden Erdoğan'ı Türkiye kamuoyuna şirin göstermeye çalışıyor? Bilgisizlikten olamaz! Çünkü bu gazetede çalışanlar iyi eğitimlidir. En azından üzerinde yazacakları bir konuda araştırma yaparlar. Fakat hiçbir araştırma yapmadan, Erdoğan'ı Sevr'den intikam alıyor gibi gösteriyorlarsa bunun sebebini anlamak gerekir!

* * *

Almanya'nın eski Ankara Büyükelçisi Martin Erdmann da Türkiye hükümetinin "Neoosmanlıcı zihniyete sahip olduğunu" belirterek Erdoğan'ın, ülkesini, Osmanlı İmparatorluğu'nun 20'nci yüzyılda sahip olduğu, Balkanlara kadar olan bölgede düzen sağlayıcı role büründürmek istediğini, ancak bunun uygulanmasının mümkün olmadığını ifade etti.

Erdmann'ın sözleri de tarihi olarak yanlış. 20. yüzyılın başında Osmanlı devleti Balkanları kaybetme süreci içindeydi. Öyle ki Rus ordusu Yeşilköy'e, Bulgar ordusu Çatalca'ya kadar gelmişti!

* * *

Bize göre, Türkiye'de siyasi iktidar, yeni Osmanlıcılık filan yapmıyor, hala ABD'nin Büyük Orta Doğu Projesi'ne uyumlu adımlar atıyor.

İşte ABD 6.Filosu Karadeniz'de tatbikat yapıyor! 6. filodan yapılan açıklamada, Karadeniz'de deniz ve hava kuvvetlerinin katılımıyla tatbikat yapıldığı, manevralarda USS Porter füze destroyerinin de yer aldığı belirtildi.

Diğer taraftan, Türkiye Dışişleri Bakanlığı, YPG/PKK terör örgütü güdümündeki Suriye Demokratik Güçleri'nin ABD'li bir şirketle yaptığı duyurulan petrol anlaşmasını, "uluslararası hukuku hiçe sayan, Suriye'nin toprak bütünlüğüne, birliğine ve egemenliğine kasteden ve terörizmin finansmanı kapsamına giren bir adım" olarak niteleyerek, ABD'nin bu adıma destek vermesinin esefle karşılandığını ve kabul edilemez olduğunu bildirdi..

Bildirdi de Türkiye yönetimi, Suriye'de bir PKK devleti kurulmasını önlemek için bugüne kadar ne yaptı?

Gecikmeli harekâtlar ile sınırda tampon bölgeler oluşturuldu ama PKK devleti ABD eliyle kurulurken Türkiye seyretti değil mi?

Türkiye, Sevr'den böyle mi intikam alıyor? Veya sınırlarında bir terör devleti kurulmasını seyretmekle Osmanlıcılık oynanabilir mi?

YORUM EKLE